İntihar umutsuz bir eylemdir.
- Suicide is a desperate act.
Umutsuzca intikamını almak istedi.
- She wanted desperately to get her vengeance.
Tatoeba kullanıcıları kendilerini yalnız ve çaresiz hissetmemeliler.
- Users of Tatoeba shouldn't feel alone and desperate.
Kendini çaresiz hissetmeye başlıyor.
- She's starting to feel desperate.
Umutsuz insanlar çoğu kez korkunç şeyler yaparlar.
- Desperate men often do desperate things.
Tom'un tıbbi bakıma çok ciddi şekilde ihtiyacı var.
- Tom is in desperate need of medical care.
Tom'un çok ciddi biraz yardıma ihtiyacı var.
- Tom is in desperate need of some help.