He looked the toughest of all the challengers.
- Bütün rakiplerin en zorlusu görünüyordu.
That was tough for me.
- O benim için zorluydu.
Tom would be a formidable opponent.
- Tom zorlu bir rakip olacaktır.
Friendships tend to be challenging.
- Dostluklar zorlu olma eğilimindedir.
It's clearly a challenging market.
- Açıkçası zorlu bir pazar.
Nadal won a grueling tennis match. It lasted five sets.
- Nadal zorlu bir tenis maçını kazandı. Maç beş set sürdü.
The senator has a very demanding schedule this week.
- Senatörün bu hafta çok zorlu bir takvimi var.
Many have long suffered oppression and hardship under colonialism.
- Birçoğu sömürgecilik altında uzun süre baskı ve zorluktan çekti.
You have to go through many hardships.
- Birçok zorlukların üzerine gitmek zorundasın.