zor durum

listen to the pronunciation of zor durum
Türkçe - İngilizce
crunch
predicament
hole
(Otomotiv) mess
(Askeri) plight
emergency
(Askeri) duress situation
difficult situation

He can't cope with difficult situations. - Zor durumlarla başa çıkamıyor.

Even in the most difficult situations, Tom has never lost heart. - En zor durumlarda bile, Tom asla cesaretini kaybetmedi.

push
spot

I found myself in a tight spot. - Ben kendimi zor durumda buldum.

Tom was put on the spot. - Tom zor durumda bırakıldı.

cleft stick
toughie
scrape
grievousness
pickle

I'm in a pretty pickle. - Ben oldukça zor durumdayım.

sad pickle
impasse
sorry pickle
den
lurch

He left me in the lurch. - O beni zor durumda bıraktı.

nice pickle
tight corner
foul
the hot seat
trouble

She stood by him whenever he was in trouble. - Her zor durumda olduğunda o yanında oldu.

strait
wicket
razoredge
zor durum