zi̇yade

listen to the pronunciation of zi̇yade
Türkçe - İngilizce

zi̇yade teriminin Türkçe İngilizce sözlükte anlamı

ziyade
very, extremely, exceedingly
ziyade
(doing something) a lot, a great deal, considerably, greatly, much
ziyade
a lot of, much; many: O günlerde ziyade yiyecek vardı. In those days food was plentiful
ziyade
needless, unnecessary
ziyade
more, much, too much; excessive
ziyade
(doing something) to an excessive degree, overmuch
ziyade
needlessly, unnecessarily
ziyade
excessively, too
ziyade
courtyard (of a mosque)
ziyade
rather than, more than: Burası, evden ziyade müzeye benziyor. This place is more like a museum than a house. Matematikten daha ziyade tarihi seviyor. He likes history more than he does math
ziyade
more, greater: Ecmel'in tecrübesi Ekmel'inkinden ziyade. Ecmel's more experienced than Ekmel
ziyade
what is left over, excess, surplus: Ziyadesini bana ver! Give me what's left over
ziyade
excessive; too much; too many
Ziyade olsun!
Thank you!
ziyade olsun! Thank you very much!
(said to someone after eating something he/she has offered one)
ziyade
excessive
ziyade
much
ziyade
more

Our teacher used to say This is going to hurt me more than it hurts you before laying into us with a cane. - Öğretmenimiz bizi bir değnekle dövmeden önce Bu, sizden ziyade beni incitecek. derdi.

A bat is no more a bird than a rat is. - Yarasa, bir kuş olmaktan ziyâde, bir sıçandır.

ziyade
too much
en ziyade müsaadeye mazhar millet tarifesi (en cok kayrılan ülke tarifesi )
(Ticaret) most-favoured –nation –tariff
daha ziyade
a fortiori
ziyade
supra
Türkçe - Türkçe
(Osmanlı Dönemi) Artma, çoğalma
(Osmanlı Dönemi) Artan, fazla kalan. Çok bol. Fazladan
ziyade
Çok, daha çok, daha fazla
ziyade
Çok, daha çok, daha fazla: "Tevkifhane müdürü de bizden ziyade onlarla ahbaplık etti."- F. R. Atay. Çoğalma, artma
ziyade
çok, daha çok
ziyade
Çoğalma, artma
ziyâde
(Osmanlı Dönemi) fazla, çok, artan, fazla kalan
zi̇yade