Select Keyboard:
Türkçe ▾
  1. Türkçe
  2. English
  3. العربية
  4. Dansk
  5. Deutsch
  6. Ελληνικά
  7. Español
  8. فارسی
  9. Français
  10. Italiano
  11. Kurdî
  12. Nederlands
  13. Polski
  14. Português Brasileiro
  15. Português
  16. Русский
  17. Suomi
  18. Svenska
  19. 中文注音符号
  20. 中文仓颉输入法
X
"1234567890*-Bksp
Tabqwertyuıopğü,
CapsasdfghjklşiEnter
Shift<zxcvbnmöç.Shift
AltGr

zekasız

listen to the pronunciation of zekasız
Türkçe - İngilizce
unintelligent
{a} not knowing, not skilful
not intelligent
{s} not intelligent; slow; not displaying intelligence
without much intelligence; "a dull job with lazy and unintelligent co-workers
without much intelligence; "a dull job with lazy and unintelligent co-workers"
If you describe a person as unintelligent, you mean that they are stupid, or do not show any sensible ideas or thoughts. He believes him to be a weak and unintelligent man He certainly was not unintelligent. intelligent
zekâ
intelligence

Sometimes I doubt your intelligence. - Bazen zekandan şüphe ediyorum.

AI stands for artificial intelligence. - YP yapay zeka anlamına gelir.

zekâ
{i} acumen

She is a lady of business acumen. - O ticari zekalı bir bayan.

zeka
sense
zeka
ability

Intelligence is the ability to adjust to changes. - Zeka, değişikliklere uyum sağlama yeteneğidir.

zekâ
mental

I have a lot of friends to support me mentally. - Beni zeka olarak destekleyecek çok arkadaşım var.

zekâ
acuity
zeka
intellect
zeka
keenness
zeka
head
zeka
subtlety
zeka
mind

Don't mind Tom. He's a little retarded. - Tom'a aldırmayın. O biraz geri zekalı.

With both mind and body in their best condition, let's look forward to the newcomers' training camp. - Onların en iyi durumdaki hem zeka hem de vücutları ile, yeni gelenlerin eğitim kampını dört gözle bekleyelim.

zeka
sagacious
zeka
long
zekâ
wit

His intelligence and experience enabled him to deal with the trouble. - Onun zekası ve deneyimi onun sorunla baş etmesini sağladı.

A person with average intelligence would understand that. - Ortalama zekada birisi bunu anlayabilir.

zekâ
ability

Intelligence is the ability to adjust to changes. - Zeka, değişikliklere uyum sağlama yeteneğidir.

zeka
ingeniousness
zeka
sagaciousness
zekâ
deepness
zekâ
sapience
zekâ
sense
zekâ
brain

My sister has a very good brain. - Kız kardeşimin çok iyi zekası var.

I wish I had Tom's brains. - Keşke Tom'un zekasına sahip olsam.

zekâ
ingenuity
zekâ
shrewdness
zekâ
mind

He has a nimble mind. - Onun çevik bir zekası var.

Tom likes to play mind games. - Tom zeka oyunları oynamayı seviyor.

zeka
ıntelligence
zeka
intelligences
zekâ
sagacity
zekâ
acumen, mental acuteness
zekâ
nous
zekâ
understanding
zekâ
penetration
zekâ
mentality
zekâ
acuteness
zekâ
quick wit
zekâ
grey matter
zekâ
senses
zekâ
intelligence, intellect, brain, acumen
zekâ
gray matter
zekâ
cuteness
zekâ
intelligence, intellect
zekâ
cleverness
zekâ
brains

I wish I had Tom's brains. - Keşke Tom'un zekasına sahip olsam.

zekâ
sagacious
Türkçe - Türkçe

zekasız teriminin Türkçe Türkçe sözlükte anlamı

ZEKÂ
(Osmanlı Dönemi) Hâl düzgünl
ZEKÂ
(Osmanlı Dönemi) Saflık, duruluk
Zeka
zekavet
Zekâ
anlak
zeka
Anlak
zeka
İnsanın düşünme, akıl yürütme, objektif gerçekleri algılama, yargılama ve sonuç çıkarma yeteneklerinin tamamı, anlak, dirayet, zeyreklik, feraset: "Çok görmüş halk adamlarına mahsus pratik bir zekâsı vardı."- R. N. Güntekin
zeka
İnsanın düşünme, akıl yürütme, objektif gerçekleri algılama, yargılama ve sonuç çıkarma yeteneklerinin tamamı, anlak, dirayet, zeyreklik, feraset
zeka
insanın kavrama gücü
zeka
insanın düşünme ve akıl yürütme yeteneklerinin tümü