zehirlenme

listen to the pronunciation of zehirlenme
Türkçe - İngilizce
(Tıp) botulism
(Tıp) envenomation
toxic
poisoning

Tom once ate at an cheap restaurant and got food poisoning, so now he is very careful about where he eats. - Tom bir zamanlar ucuz bir restoranda yemek yedi ve gıda zehirlenmesi oldu, bu yüzden artık nerede yemek yediği hakkında çok dikkatli.

Have you ever gotten food poisoning? - Hiç gıda zehirlenmesi geçirdin mi?

(Tıp) venenation
sepsis
zehirlenme şüphesi
suspicion of poisoning
zehirlenmek
(Gıda) get poisoned
zehirlenmek
poisoned

I don't want to be poisoned. - Zehirlenmek istemiyorum.

zehirlenmek
be poisoned

I don't want to be poisoned. - Zehirlenmek istemiyorum.

zehirle
{f} poison

We believe it was possible that Tom poisoned Mary. - Tom'un Mary'yi zehirlemesinin mümkün olduğuna inanıyoruz.

There's no doubt that Tom poisoned Mary. - Tom'un Mary'yi zehirlediğinden şüphe yok.

toplu zehirlenme
Collective poisoning
zehirle
intoxicate
zehirlenmeler
envenomations
vücudun oluşturduğu toksinle zehirlenme
autointoxication
zehirle
envenom
zehirlenmek
(for someone's mind) to be filled with harmful ideas
zehirlenmek
to be poisoned ağılanmak
Türkçe - Türkçe
Zehirlenmek durumu
Yılan, arı vb. sokması sonucu görülen hastalık
Zehirlenmek durumu: "Gece saat dörde kadar eğlendik yahut zehirlenmenin adına eğlenti dedik."- A.Gündüz
(Hukuk) TESEMMÜM
Zehirlenmek
(Osmanlı Dönemi) TESEMMÜM
zehirlenmek
Zehire maruz kalmak
zehirlenmek
Zehirleme işi yapılmak veya zehirleme işine konu olmak, ağılanmak: "Zehirlenmiş bir köpekle, kömür çarpmış bir insanın ölüşlerine bakarsanız onları kardeş sanırsınız."- R. N. Güntekin
zehirlenmek
Zehirlemek işi yapılmak veya zehirlemek işine konu olmak, ağılanmak
zehirlenmek
Zararlı düşünceler edinmek
zehirlenme