Kızı onunla birlikte herhangi bir yere gitmeye isteklidir.
- His daughter is eager to go with him anywhere.
Onun konuşması sırasında öğrenciler istekli olarak dinlediler.
- The pupils listened eagerly during his speech.
Gençler yurt dışına gitmekte çok hevesli.
- Young people are eager to go abroad.
Mavi gömleği denemek için hevesliydi.
- He was eager to try on the blue shirt.
Tom katılmak için sabırsız gibi görünüyor.
- Tom seems eager to participate.
Boston'u ziyaret etmek için sabırsızlanıyorum.
- I'm eager to visit Boston.