zayıflamak

listen to the pronunciation of zayıflamak
Türkçe - İngilizce
lose weight

I can easily give up chocolate to lose weight. - Zayıflamak için çikolatadan kolayca vazgeçebilirim.

I have to lose weight, so I'm on a diet. - Zayıflamak zorundayım, bu yüzden diyetteyim.

go flat
peak
thin out
to get thin; to get scrawny
(for a possibility) to become unlikely
(for something) to get poor, go downhill, decline in quality: Fransızcam zayıfladı. My French has gotten shaky
reduce
decay
weaken
thin down
loose flesh
thin of
to slim down, lose weight
grow lean
to become thin, to slim, to weaken, to reduce; to decline, to flag
decline
fade
grow thin
slim

If you want to be slim, follow this diet. - Zayıflamak istiyorsan, bu diyeti izle.

thin

Many men want to be thin, too. - Birçok erkek de zayıflamak istiyor.

There is a lot of pressure on women to be thin. - Kadınlar üzerinde zayıflamak için çok baskı var.

be on the wane
flag
slim down
droop
loose weight
become thin
abate
be on the decline
tail off
ail
slenderize
fall away
ebb
waste
waver
fail
wane
zayıfla
{f} slim

If you want to be slim, follow this diet. - Zayıflamak istiyorsan, bu diyeti izle.

The doctor wants Tom to slim down a little. - Doktor Tom'un biraz zayıflamasını istiyor.

zayıflama
weakening
zayıflama
reducing
zayıflama
fading
zayıflama
ebbing
zayıflama
fade out
zayıflama
attenuate
zayıfla
become bony
zayıfla
slim down

I'm trying to slim down. - Zayıflamaya çalışıyorum.

The doctor wants Tom to slim down a little. - Doktor Tom'un biraz zayıflamasını istiyor.

zayıfla
{f} slimmed
zayıflama
corruption
zayıflama
maceration
zayıflama
(Hukuk) weaken
çok zayıflamak
to very weak
Zayıflama
(Tıp) skeletizaiton
aşırı zayıflamak
waste
aşırı zayıflamak
waste away
gitgide zayıflamak
wear thin
gittikçe zayıflamak
waste away
rejimle zayıflamak
slim
zayıflama
slimming

She has tried various methods of slimming down. - O zayıflamanın çeşitli yöntemlerini denedi.

zayıflama
emaciation
zayıflama
tabes
zayıflama
wane
zayıflama
attenuation
zayıflama
weakening; attenuation
zayıflama
decay
zayıflama
atrophy
zayıflama
failure
Türkçe - Türkçe
Zayıf duruma gelmek
Zayıf duruma gelmek: "Paşa, kendisini görenleri tanımayacak kadar zayıflamıştı."- Ö. Seyfettin
(Osmanlı Dönemi) MUKAVERE
(Osmanlı Dönemi) NAHŞ
incelmek
telesimek
daralmak
(Osmanlı Dönemi) TEHELLÜS
Zayıflama
(Osmanlı Dönemi) IZ'AF
zayıflama
Hastalık, bakımsızlık veya rejimle şişmanlığın azalması
zayıflama
Zayıflamak işi veya durumu
zayıflama
Zayıflamak işi veya durumu: "Sanki pek şişman bir şeymiş gibi, zayıflama hastalığına tutulmuştu."- M. Ş. Esendal
zayıflamak