The czar was the ruler of Russia.
- Der Zar war der Herrscher Russlands.
The tsar was the ruler of Russia.
- Der Zar war der Herrscher Russlands.
The beautiful Vasilissa came forward, as bright as a star, bowed to her sovereign, bowed to the honorable guests and danced with her husband, the happy Tsarevitch Ivan.
- Die schöne Wassilissa trat hervor, leuchtend wie ein Stern, verneigte sich vor ihrem Herrscher, verneigte sich vor den ehrenwerten Gästen und tanzte mit ihrem Manne, dem glücklichen Zarewitsch Iwan.
Tom picked up the dice and threw them.
- Tom zarları aldı ve onları attı.
We'll need twenty dice to play this game.
- Bu oyunu oynamak için yirmi tane zara ihtiyacımız var.
No animals were harmed in the making of this film.
- Bu filmin yapımında hiçbir hayvan zarar görmemiştir.
Animals were harmed in the making of this film.
- Bu filmin yapımında hayvanlar zarar görmüştür.
The mucous membrane is very sensitive.
- Mukoza zarı çok hassastır.
I barely passed the exam.
- Ben zar zor sınavı geçtim.
Tom always speaks in such a low voice that I can barely understand what he says.
- Tom her zaman öyle kısık sesle konuşur ki ne söylediğini ben zar zor anlayabiliyorum.
The gambler used loaded dice to cheat.
- Kumarbaz aldatmak için hileli zar kullandı.