zamanlama teriminin Türkçe İngilizce sözlükte anlamı
- timing
The timing will be crucial.
- Zamanlama çok önemli olacak.
Your timing is perfect.
- Zamanlamanız mükemmel.
- scheduling
- schedule
We are behind schedule.
- Biz zamanlamanın gerisindeyiz.
- timeliness
- timing of
- zamanla
- in time
A novelty wears off in time.
- Bir yenilik zamanla yok olur.
He'll succeed in time.
- O zamanla başarılı olacak.
- zamanlama hatası
- timing error
- zamanlama hatası yapmak
- mistime
- zamanlama yapmak
- time
- zamanla
- over time
At first, we weren't familiar at all. Over time we got to know each other.
- İlk başta birbirimizi hiç tanımıyorduk. Zamanla birbirimizi tanıdık.
Things change over time.
- Şeyler zamanla değişir.
- zamanla
- with time
Experience is acquired with time.
- Deneyim zamanla kazanılır.
With time, everything will become clear.
- Zamanla her şey açığa kavuşacak.
- zamanla
- in course of time
- zamanla
- in the process of time
- zamanla
- by the time of progress
- zamanla
- (Bilgisayar) schedule
We are behind schedule.
- Biz zamanlamanın gerisindeyiz.
l can schedule my sessions in advance.
- Oturumlarımı önceden zamanlayabilirim.
- zamanla
- in the course of events
- zamanla
- in due course
- zamanla
- squareness
- zamanla
- as the time went by
- zamanla
- in process of time
- zamanla
- in progress of time
- zamanla
- with the lapse of time
- zamanla
- in the long run
- zamanla
- {f} timing
Your timing's perfect.
- Zamanlamanız mükemmel.
Timing is everything.
- Zamanlama her şeydir.
- zamanlamak
- time
- zamanlamak
- {f} schedule
- zamanla
- for getting further by time
- zamanla
- by and by
- zamanla
- in due time
In due time, his innocence will be proven.
- Zamanla, onun suçsuzluğu ispat edilecektir.
- ana zamanlama üreteci
- (Askeri) master timing generator
- enjeksiyon zamanlama aygıtı
- injection timing device
- lock-up zamanlama valf yayı
- (Otomotiv) lock-up timing valve spring
- mevki, hız ve zamanlama
- (Askeri) positioning, velocity, and timing
- proje zamanlama
- project timing
- yerel zamanlama üreteci
- (Askeri) local timing generator
- zamanla
- in the course of time
In the course of time, he changed his mind.
- O, zamanla fikrini değiştirdi.
- zamanla
- with time, as time passes/ passed
- zamanlamak
- to time
- zamanlamak
- to time (something) well, find a very appropriate time for (something) to take place
- zamanlamak
- to arrange a time schedule for (something)