I'm beginning to understand why you don't bother to try to explain things to Tom.
- Bazı şeyleri neden Tom'a açıklama zahmetinde bulunmadığını anlamaya başlıyorum.
Don't bother to call on him.
- Onu aramak için zahmet etmeyin.
He took the trouble to send me the book.
- Bana kitabı gönderme zahmetinde bulundu.
Thank you for taking the trouble to prepare your delicious meals.
- Lezzetli yemeklerinizi hazırlama zahmetine girdiğiniz için teşekkür ederim.
We apologize for the inconvenience.
- Zahmet için özür dileriz.
He spared no pains to help me.
- O, bana yardım etme zahmetinde bulunmadı.
He spared no pains to help me.
- O, bana yardım etme zahmetinde bulunmadı.
That looks really painful.
- O gerçekten zahmetli görünüyor.