yukarı

listen to the pronunciation of yukarı
Türkçe - İngilizce
up
upper; upstairs: yukarı daire the upstairs flat. Yukarı Mısır Upper Egypt
upper part; upstairs
upper, superior in social position: yukarı sınıf upper class
upwards
(moving) up; (going) upstairs: Yukarı çıktı. He went upstairs
up, upwards, above; upstairs; high, upper, top; upper part, top; upstairs
high

The giraffe cannot swim because its centre of gravity is so high that it would topple over. - Zürafa yüzemez çünkü ağırlık merkezi çok yukarıda olduğundan baş aşağı döner.

I teach French at the high school up the street. - Caddenin yukarısındaki lisede Fransızca öğretirim.

upward
upstairs

Grace goes upstairs to the extension telephone. - Grace yukarıdaki dahili telefona gider.

My study is upstairs. - Benim çalışma odam yukarıda.

(Bilgisayar) top
upper part
(Bilgisayar) move up
upper
hyper-
above

The clouds above moved fast. - Yukarıdaki bulutlar hızlı ilerledi.

Angels watch from above as men fight amongst themselves. - İnsanlar kendi aralarında mücadele ederken melekler yukarıdan izlerler.

aloft
to the top
hyper
yukarı fırlatmak
send up
yukarı itmek
push up
yukarı çıkmak
ascend
yukarı yüklemek
(Bilgisayar) upload
yukarı çekmek
hike
yukarı doğru hareket ettirmek
move up
yukarı taşımak
move up
yukarı asmak
sky
yukarı atmak
throw up
yukarı aşağı
up and down

Tom started bouncing up and down on the bed. - Tom yatağın üstünde yukarı aşağı sıçramaya başladı.

They bounced up and down. - Onlar yukarı aşağı zıpladı.

yukarı dikmek
uplift
yukarı doğru kuyruk çekme
upstroke
yukarı doğru vuruş
upstroke
yukarı fırlamak
tear up
yukarı giden
up
yukarı kaldırmak
lift
yukarı kaldırmak
rear
yukarı kaldırmak
lift up
yukarı kaldırmak
to hoist
yukarı kaldırmak
uplift
yukarı kalkmak
rise
yukarı sınıflar
classes
yukarı sınıflar
upper classes
yukarı tutmak
turn up
yukarı tükürsem bıyık, aşağı tükürsem sakal
(Konuşma Dili) I'm faced with an impossible choice./I'm damned if I don't (do it), and I'm damned if I do (do it)./I'm sitting on the horns of a dilemma
yukarı çekiş
updraught
yukarı çekmek
hoist
yukarı çekmek
hike up
yukarı çekmek
drive up
yukarı çekmek
to heave
yukarı çekmek
pull up
yukarı çevirme
upturn
yukarı çevirmek
upturn
yukarı çıkarmak
to hoist
yukarı çıkmak
climb up
yukarı çıkmak
move up
aşağı yukarı
more or less, at a guess, rough, roughly, about
aşağı yukarı işlemek
reciprocate
aşağı yukarı sallanmak
bob
yokuş yukarı
uphill

This is an uphill road. - Bu yokuş yukarı bir yoldur.

aşağı yukarı
around
eller yukarı!
put up your hands!
form yukarı
(Bilgisayar) form up
kutu yukarı
(Bilgisayar) can up
sayfa yukarı
(Bilgisayar) page up
yüz yukarı
(Bilgisayar) side
belden yukarı
waist up
(pantolon) yukarı çekmek
hitch up
Eller yukarı
Hands up!, Stick 'em up!
akılı başından bir karış yukarı/yukarıda
impulsive, rash, impetuous (someone) who does the first thing that comes into his head
akış yukarı
upstream
aşağı tükürsem sakal/sakalım, yukarı tükürsem bıyık/bıyığım
(Konuşma Dili) I am faced with an impossible choice
aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık
I have to choose between the devil and the deep (blue) sea
aşağı yukarı
in the neighborhood of
aşağı yukarı approximately, more or less
aşağı ... yukarı used in expressions such as: Hasan aşağı Hasan yukarı. It's "Hasan" all the time, nothing but "Hasan."
beş aşağı beş yukarı
after some bargaining
beş aşağı beş yukarı
after some haggling, approximately
bilim yukarı
(Bilgisayar) science up
bir aşağı bir yukarı
to and fro
bir aşağı bir yukarı
(to come and go) aimlessly
bir aşağı bir yukarı
chopping and changing
bir aşağı bir yukarı gitmek
pace up and down
bir yukarı bir aşağı
up and down
daha yukarı
higher

As you go up higher, the air becomes thinner. - Daha yukarıya giderken hava incelir.

daha yukarı
upward of
daha yukarı
upwards of
eller yukarı
stick'em up
eller yukarı
hands up!
eller yukarı! komutu
(Askeri) hands up
metni yukarı döndür
(Bilgisayar) rotate text up
nehirden yukarı
up the river
satıhtan yukarı
(Askeri) above ground level
spor yukarı
(Bilgisayar) sports up
yarı belden yukarı above the waist
from the waist up
yokuş yukarı
upgrade
yokuş yukarı giden
uphill
yolculuk yukarı
(Bilgisayar) travel up
çizmeden yukarı çıkmak
to try to do something one is not qualified to do, try to do something one has no business doing; to try to do something that is beyond one's capacity, go beyond one's depth
üç aşağı beş yukarı
roughly, approximately
üç aşağı beş yukarı
approximately

It's better to be approximately right than completely wrong. - Tamamen yanlış olmasındansa üç aşağı beş yukarı doğru olması daha iyidir.

üç aşağı beş yukarı anlaşmak
(for a buyer and a seller) to agree on a price (after bargaining)
üç aşağı beş yukarı dolaşmak
to pace or wander back and forth, pace or wander up and down. Ü
şehrin yukarı kısmı
uptown
yukarı