Tom bu sefer doları yene çevirmemenin daha iyi olacağını düşünüyor.
- Tom thinks it would be better not to change dollars into yen at this time.
Bu sefer onu yapamam.
- I can't make it this time.
Bu kez farklı olacak.
- This time's going to be different.
Bu kez onu deneyeceğim.
- This time I'll try it.
Tom bu defa tekrar bize yardım etmeye istekli.
- Tom is willing to help us again this time.
Bu defa hatalı olan benim gibi görünüyor.
- This time, it looks like it is me who is wrong.
Lütfen ne yapacağınıza karar vermeden önce zaman ayırın.
- Please take your time before deciding what to do.
Yemek yemek için zaman ayırın.
- Take your time when you eat meals.
O zamana kadar çoktan ayrılmış olacağım.
- By that time I'll have already left.
Keşke o zaman bütün hikayeyi bana anlatsaydın!
- If only you had told me the whole story at that time!
Lütfen acele etmeyin.
- Please take your time.
Acele etmeyin. Aceleye gerek yok.
- Take your time. There's no rush.
this time last year.
... is that for felons, once you've served your sentence and you've done your time and you've ...
... At Google we think we can give you some of your time back. ...