Fatigue is the natural result of overwork.
- Yorgunluk fazla çalışmanın doğal sonucudur.
Because of hunger and fatigue, the dog finally died.
- Açlıktan ve yorgunluktan dolayı, köpek sonunda öldü.
I studied his face for signs of weariness.
- Yorgunluk belirtileri için yüzünü inceledi.
For the seventy-fourth time, he fell, dead of exhaustion.
- Yetmiş dördüncü kez yorgunluktan öldü.
Tom collapsed from exhaustion.
- Tom yorgunluktan yıkıldı.
Mayuko was tired to death.
- Mayuko yorgunluktan ölüyordu.
He was too tired to walk any more.
- Yorgunluktan artık yürümeye hâli kalmamıştı.
She was weary with age.
- O, yaştan dolayı yorgun düşmüştü.
Tom acts like he's exhausted.
- Tom çok yorgun gibi davranıyor.
Tom felt exhausted after chopping wood all afternoon.
- Tom tüm öğleden sonra odun yardıktan sonra yorgun hissetti.
I'm too tired to walk.
- Yürüyemeyecek kadar çok yorgunum.
Feeling tired after his walk in the country, he took a nap.
- Kırsaldaki yürüyüşünden sonra yorgun hissettiği için şekerleme yaptı.
As a result of always being hungry and fatigued, that dog finally died.
- Her zaman aç ve yorgun olmanın sonucu olarak, o köpek sonunda öldü.
Tom looked pale and fatigued.
- Tom solgun ve yorgun görünüyordu.
I am tired and I want to go to bed.
- Yorgunum, ve yatmak istiyorum.
Tom is kind of tired. He wants to go home.
- Tom yorgun gibi, eve gitmek istiyor.
I found him worn out, old, and tired.
- Onu yıpranmış eski ve yorgun buldum.
He was worn out when he got home.
- O, eve vardığında yorgundu.
Tom felt exhausted after chopping wood all afternoon.
- Tom tüm öğleden sonra odun yardıktan sonra yorgun hissetti.
Tom acts like he's exhausted.
- Tom çok yorgun gibi davranıyor.
Tom seemed to be done.
- Tom çok yorgun görünüyordu.
Tom is done for today.
- Tom bugün için yorgun.
He came home dead tired.
- O yorgun argın eve geldi.
Tom came home dead tired.
- Tom eve çok yorgun geldi.
Tom looked hot and tired, so I offered him a cold drink and told him to sit down and rest.
- Tom hararetli ve yorgun görünüyordu, ona soğuk bir içecek teklif edip, oturup dinlenmesini söyledim.
Tom was really tired. He turned off the light at nine and was fast asleep within minutes.
- Tom gerçekten yorgundu. O saat dokuzda ışığı kapadı ve birkaç dakika içinde hızla uykuya daldı.
I found him worn out, old, and tired.
- Onu yıpranmış eski ve yorgun buldum.
He was worn out when he got home.
- O, eve vardığında yorgundu.