Everything is all right now.
- Şimdi her şey yolunda.
Everything went right for me.
- Benim için her şey yolunda gitti.
Tell Tom that everything's fine.
- Tom'a her şeyin yolunda olduğunu söyle.
I believe everything is fine now.
- Şimdi her şeyin yolunda olduğuna inanıyorum.
Is everything all right out here?
- Burada her şey yolunda mı?
Everything is all right at home.
- Evde her şey yolunda.
I think everything is going well.
- Sanırım her şey yolunda gidiyor.
I hope things have been going well for you.
- Umarım sizin için işler yolunda gidiyordur.
Everything's in order here.
- Burada her şey yolunda.
Everything was in order until he came.
- O gelinceye kadar her şey yolundaydı.
The muddy road has ruined my new shoes.
- Çamurlu yol, yeni ayakkabılarımı mahvetti.
This road leads you there.
- Bu yol sizi oraya götürür.
Although each person follows a different path, our destinations are the same.
- Her insan farklı bir yol izlesede, hedeflerimiz aynıdır.
It's not a road, but a path.
- O bir yol değil fakat bir patika.
I cross the railroad tracks every morning.
- Her sabah demir yolu hattını geçerim.
I think you're on the right track.
- Sanırım sen doğru yoldasın.
Fortunately they had no storms on the way.
- Bereket versin ki, yolda fırtınayla karşılaşmadılar.
The motto of Twitter is The best way to discover what's new in your world.
- Twitter'ın sloganı Dünyanızda nelerin yeni olduğunu keşfetmenin en iyi yolu.'dur.
There's but one avenue to earn money.
- Para kazanmak için sadece bir yol var.
Where does this trail go to?
- Bu keçi yolu nereye gidiyor?
Tom and Mary are enjoying a walk along the pilgrims' trail in France.
- Tom ve Meryem Fransa'daki hac yolu yürüyüşünün keyfini çıkarıyor.
What's the best way to approach a guy?
- Bir adama yaklaşmanın en iyi yolu nedir?
What's the best way to approach a girl?
- Bir kıza yaklaşmanın en iyi yolu nedir?
What's the purpose of your trip?
- Yolculuğunun amacı nedir?
If I go by air one more time, I'll have flown in an airplane five times.
- Ben bir kez daha hava yoluyla gidersem uçakta beş kez uçmuş olurum.
There is a little time before the train departs.
- Tren yola çıkmadan önce biraz zaman var.
At Christmas she went out of her way to buy me a really nice model plane.
- O Noel'de bana çok güzel bir uçak satın almak için yola çıktı.
Silence prevailed along the funeral route.
- Cenaze yolu boyunca sessizlik hüküm sürdü. (yaygındı)
Luckily, we found an escape route.
- Neyse ki, biz bir kaçış yolu bulduk.
The road runs parallel to the river.
- Yol nehre paralel çalışır.
The road runs from Tokyo to Osaka.
- Yol Tokyo ve Osaka arası çalışır.
The best solution can only be found by a process of trial and error.
- En iyi çözüm yolu sadece, deneme-yanılma yöntemi ile bulunabilir.
Both parties took a step towards a solution.
- Her iki taraf da çözüm yolunda bir adım attı.
Writing up history is a method of getting rid of the past.
- Tarih yazmak, geçmişten kurtulmanın bir yoludur.
Do they have bike lanes on the freeways in Australia?
- Avustralya otoyollarında onların bisiklet yolları var mı?
We came to a place where the road branched into two lanes.
- Yolun iki şerite ayrıldığı bir yere geldik.
Love moves in mysterious ways.
- Aşk gizemli yollarda ilerler.
People have many things to communicate and many ways to do so.
- İnsanlar iletişim kurmak pek çok şeye sahiptir ve bunun için çok yola sahiptir.
The best solution can only be found by a process of trial and error.
- En iyi çözüm yolu sadece, deneme-yanılma yöntemi ile bulunabilir.
All drivers should obey the rules of the road.
- Tüm sürücülerin yol kurallarına uymaları gerekir.
The same rule applies to going for a journey.
- Aynı kural bir yolculuğa çıkmak için de geçerlidir.
Everything's in order here.
- Burada her şey yolunda.
Everything was in order until he came.
- O gelinceye kadar her şey yolundaydı.
He contrived a means of speaking to Nancy privately.
- O, Nancy ile özel olarak konuşmanın bir yolunu buldu.
We must prevent a war by all possible means.
- Mümkün olan tüm yollarla bir savaşı önlemeliyiz.
Please tell me which railway line to use from the airport to downtown.
- Havalanından şehir merkezine hangi demir yolu hattını kullanacağımı bana söyle lütfen.
The liner called at Hong Kong.
- Yolcu gemisi Hong Kong'a uğradı.
Why don't you try a different tack?
- Neden farklı bir yol denemiyorsunuz?
This road leads you to the station.
- Bu yol sizi istasyonuna götürür.
Where does this road lead to?
- Bu yol nereye götürür?
The future has many paths - choose wisely.
- Geleceğin birçok yolu var - akıllıca seçin.
It is easy to be wise after the event.
- Araba devrildikten sonra yol gösteren çok olur.
The traditional way of learning a language may satisfy at most one's sense of duty, but it can hardly serve as a source of joy. Nor will it likely be successful.
- Bir dil öğrenmenin geleneksel yolu olsa olsa birinin görev duygusunu tatmin edebilir ama o bir sevinç kaynağı olarak hizmet edemez. Ayrıca muhtemelen başarılı olmayacaktır.
He came to London by way of Siberia.
- Sibirya yoluyla Londra'ya geldi.
Tom broke up with Mary via text message.
- Tom cep telefonu mesajı yoluyla Mary'den ayrıldı.
Tom goes from Boston to Chicago with his car via the usual route.
- Tom her zamanki yolla arabasıyla Boston'dan Chicago'ya gidiyor.
They finished eighty miles' journey.
- Onlar seksen millik yolculuğu tamamladılar.
The journey has just begun.
- Yolculuk henüz başladı.
They walked along the road three abreast.
- Onlar yol boyunca üçü yan yana yürüdü.
It's only a short way, so you can walk there in a few minutes.
- Sadece kısa bir yol, bu yüzden birkaç dakika içinde oraya yürüyebilirsiniz.
I handled the problem the only way I knew how.
- Sorunu yapma yöntemini bildiğim tek yolla ele aldım.
Sometimes, many problems and a lot of stress can lead you to quit your job. You must learn how to handle it quickly.
- Bazen çok sayıda sorun ve stres, işi bırakmanıza yol açabilir. Çabucak onunla nasıl başa çıkacağınızı öğrenmeniz gerekir.
You'll never get ahead in this place unless you go through the proper channels.
- Doğru bir yol bulmadıkça bu alanda asla ileri gitmeyeceksin.
Do you have an itinerary for your business trip?
- İş gezin için bir yolcu rehberin var mı?
Where can I find the itinerary for your business trip?
- Senin iş gezin için yolcu rehberi nerede bulabilirim?
We explored all possible ways of cutting expenditures.
- Biz harcamaları kesme hakkında tüm olası yollarını araştırdık.
We are planning a trip to New York.
- New York'a bir yolculuk planlıyoruz.
Allied military leaders found a way to defeat the Japanese plan.
- Müttefik askeri liderler Japon planını yenmek için bir yol buldu.
They fled through a secret passageway.
- Gizli bir geçit yoluyla kaçtılar.
The man didn't feel like walking all the way; so he took the bus.
- Adam bütün yolu yürümek istemedi;bu yüzden otobüse bindi.
Could you show me the way to the bus stop?
- Bana otobüs durağına giden yolu gösterir misiniz?
The place is not accessible by land.
- Yere kara yoluyla ulaşılamaz.
The town is accessible by rail.
- Şehre demir yolu ile erişilebilir.
What do you think the best way to lose weight is?
- Zayıflamak için en iyi yolun ne olduğunu düşünüyorsun?
One way to lose weight is to eat less.
- Kilo vermenin tek yolu daha az yemektir.
Bu gemi okyanuslarda yolculuk yapmak için uygun değil.
- Bu gemi okyanus yolculuğu için uygun değil.
Gemiyle yolculuk yapmayı seviyorum.
- Gemiyle yolculuk yapmayı severim.