yoklamak

listen to the pronunciation of yoklamak
Türkçe - İngilizce
{f} examine
to sound (someone) out
feel
to visit (someone)
to examine; to inspect, to look over; to try, to test; to search; to visit (sb)
poll
search
test
to feel, examine, or inspect (something) with one's fingers
to search; to inspect
grabble
grope
survey
inspect
look into
to look in on (someone) (in order to see whether or not all is well)
(for an illness, a pain) to recur, reappear; (for a pain) to affect or hit (someone) again: Bu bel ağrıları beni gene yokladı. These pains in my back have started up again
view
fumble
go through
fumble for
look
check
try
assay
probe
approve
drag
overhaul
yoklama
inspection
Yoklama
poll

Public opinion polls are barometers of confidence in the government. - Kamuoyu yoklamaları hükümete olan güveni ölçen göstergelerdir.

There is a big problem as far as opinion polls are concerned. - Kamuoyu yoklamaları söz konusu olduğu sürece büyük bir sorun vardır.

yoklama
(Tıp) audit
yoklama
(Bilgisayar) polling
yoklama
feel
yoklama
search
yoklama
roll call
yoklama
reappraisal
yoklama
quiz
elle yoklamak
manually inspect
yokla
poll
ağzını yoklamak
to sound (sb) out
ağız yoklamak
take a sounding
cerrah mili ile yoklamak
tent
eski defterleri karıştırmak/yoklamak
to bring up old issues, delve into the past
hafızayı yoklamak
to try to remember, try to recall
halkın nabzını yoklamak
poll
hastayı yoklamak
call at
nabzını yoklamak
feel smb.'s pulse
nabzını yoklamak
to put out a feeler, to sound sb out
nabız yoklamak
put out a feeler
nabız yoklamak
to take some soundings, make some inquiries
nabızını yoklamak
to sound (someone) out
sonda ile yoklamak
sound
sonda ile yoklamak
probe
sonda ile yoklamak
drill
yokla
grabble
yoklama
quiz, examination; inspection; roll call
yoklama
examination
yoklama
feeling, examining, or inspecting (something) with one's fingers
yoklama
quiz (given by a teacher to his/her students)
yoklama
enquiry
yoklama
grope
yoklama
fingering
yoklama
inspect
Türkçe - Türkçe
Ziyaret veya sağlığını sormak amacıyla birine gitmek
Aramak, araştırmak: "Odaların köşe bucağını yoklamağa başladılar."- M. Ş. Esendal
Ziyaret veya sağlığını sormak amacıyla birine gitmek: "Arasıra da birimizden biri yukarı çıkarak Sevim'i yokluyordu."- R. N. Güntekin
Durum belirlemek
Durum, bilgi, niyet vb.ni belirlemeye veya anlamaya çalışmak
Bakmak, gözden geçirmek, kontrol etmek
Durum, bilgi, niyet vb.ni belirlemeye veya anlamaya çalışmak: "Kalbimi ne zaman yokladımsa, ona dair bir iz bulamadım."- S. M. Alus
Aramak, araştırmak
Ara sıra etkisini göstermek
El ile dokunarak incelemek: "Hem kendimi, hem etrafımda gördüğüm eşyayı elimle yokladım."- R. H. Karay
El ile dokunarak incelemek
şakullemek
YOKLAMA
(Hukuk) (Vergi huk.)Vergi mükelleflerine ve mükellefiyetle ilgili maddi olayları,kayıtları,mevzuları araştırmak ve tesbit etmek.Yoklama sonucunun gösterildiği tutanak ise yoklama fişidir
Yoklama
san
yoklama
Okullarda öğrencilerin bilgisini anlamak için yapılan küçük sınav
yoklama
Yoklamak işi, kontrol
yoklama
Küçük sınav
yoklama
Yoklamak işi, kontrol: "Müdür sıkı bir kasket yoklaması yapıyor, kapıdan kuş uçurtmuyordu."- R. Ilgaz
yoklama
Bir topluluğu oluşturan üyelerin belli bir zaman ve yerde bulunup bulunmadığını anlamak için yapılan sayma işlemi
yoklamak