yok etmek

listen to the pronunciation of yok etmek
Türkçe - İngilizce
break up
extinguish
dispel
root something out
blot out
remove
wipe off
demolish
kill
sweep away
cut sb up
consume
melt away
dissolve something away
cut somebody up
knock down
deaden
erase
get rid of
uproot
(deyim) make an end of
dissolve something
(deyim) stamp something out
wipe something out
(deyim) bring something to the ground
wreck
work off
eradicate
Make away with, charm away, clear off, cut off, cut up, dispose of, dissipate, dissolve, do away with, efface, eliminate, end, eradicate, exterminate, extinguish, extirpate, liquidate, shatter, spirit away, spirit off, sponge out, stamp, wipe away
suppress
(deyim) cut down
(deyim) fuck up
(Hukuk) to dispose, to eradicate
make away with
exterminate

Their job is to exterminate rats and mice. - Onların işleri fareler ve sıçanları yok etmektir.

shatter
dispose of
stamp
extirpate
cut off
dissolve
liquidate
clear off
spirit away
efface
spirit off
charm away
wipe away
cut up
eliminate

It is important to eliminate the social unrest. - Toplumsal huzursuzluğu yok etmek önemlidir.

to annihilate, to destroy, to exterminate, to eradicate, to demolish, to devour, to dispel, to wipe sth out, to dissolve sth (away), to dissipate, to deaden, cut sb up, to consume, to root sth out, to obliterate
do away with
sponge out
end
to do away with or get rid of (someone, something) completely
dissipate
{f} wipe out
root up
swallow up
put paid to
obliterate
wipe
mow down
root out
stamp out
annihilate
blast
undo
destroy

Tom schemed to destroy the project. - Tom projeyi yok etmek için bir dolap çevirdi.

I wanna destroy YouTube. - YouTube'u yok etmek istiyorum.

engulf
yok etmek (duygu, umut vb'ni)
quash
yok etme
annihilation
yavaş yavaş yok etmek
(Hukuk) undermine
yoketmek
eradicate
yoketmek
{f} annihilate
yok etme
extermination
yok etme
elimination
yok etme
wipeout
toptan yok etmek
eradicate
toptan yok etmek
exterminate
yok etme
wracking
yok etme
(Ticaret) removal
yok etme
extirpate
yok etme
extincting
yok etme
suppression
yok etme
demolition
yoketmek
(Denizbilim) destroy
yoketmek
exterminate
yoketmek
wipe off the map
yoketmek
(Ticaret) abolishment
yoketmek
stamp out
yok et
exterminate

We must exterminate them. - Onları yok etmeliyiz.

Their job is to exterminate rats and mice. - Onların işleri fareler ve sıçanları yok etmektir.

yok et
annihilate
yok et
obliterate

The shock wave came and obliterated everything and everyone. - Şok dalgası geldi ve her şeyi ve herkesi yok etti.

Overnight the rabbits had obliterated Tom's garden. - Gece boyunca tavşanlar Tom'un bahçesini yok etmişti.

yok etme
extirpation
yok etme
eradication
yok etme
effacement
yok etme
destruction
yok etme
obliteration
yoketmek
exscind
bitirmek, yok etmek
To end, to destroy
yok et
destroy

He believed they had destroyed it. - Onu yok ettiklerine inanıyordu.

The soldiers' mission was to destroy the bridge. - Askerlerin görevi köprüyü yok etmekti.

yok et
demolish
ağaçları yok etmek
deforest
iptal etmek ve yok etmek
(Ticaret) cancel and extinguish
manyetikliğini yok etmek
demagnetize
nazi etkisini yok etmek
denazify
ormanları yok etmek
disforest
ormanı yok etmek
disafforest
politik niteliğini yok etmek
(Politika, Siyaset) depoliticise
pürüzleri yok etmek
smooth away
pürüzlerini yok etmek
smooth over
tüylerini yok etmek
depilate
yakıp yok etmek
devour
yok etme
extinction
yok etme
tabula rasa
yok etme
disposal
yok etme
remotion
yok etme
efface
yoketmek
obliterate
Türkçe - Türkçe
Varlığına son vermek, ortadan kaldırmak, ifna etmek, izale etmek
mahvetmek
eritmek
kırmak
ifna etmek
Yok etme
ifna
Yok etme
izale
Yok etme
(Osmanlı Dönemi) İZAHE
Yok etme
eradikasyon
yok etme
(Osmanlı Dönemi) ifnâ
yok etmek