Nevertheless, I want to go there.
- Yine de oraya gitmek istiyorum.
It is nevertheless a good sentence.
- O yine de iyi bir cümle.
Shit, once again I missed the train!
- Kahretsin, yine treni kaçırdım.
After the iron had cooled off, Mary wrapped the electrical cord around the iron, put the iron back on the shelf, folded up the ironing board, and put it away back in the closet.
- Ütü soğuduktan sonra Mary elektrik kablosunu ütüye sardı, ütüyü tekrar rafa koydu, ütü masasını katladı ve onu yine dolaba kaldırdı.
I'll probably come back here again tomorrow.
- Galiba yarın yine buraya geri geleceğim.
Once more, the fundamentalist ideologies oppose to the great historical advances.
- Yine, köktenci ideolojiler büyük tarihsel ilerlemelere karşı çıkarlar.
Sami was repeating that over and over.
- Sami onu tekrar tekrar yineliyordu.
Still, the war was not over.
- Yine de, savaş bitmedi.
Hanako has forgotten her umbrella again.
- Hanako yine şemsiyesini unuttu.
It's crowded again today.
- Bugün yine kalabalık.
Tom and Mary argue a lot, but they still get along quite well together.
- Tom ve Mary çok tartışırlar ama yine de birlikte oldukça iyi geçinirler.
Rick and Carol broke up two months ago, but he's still carrying a torch for her.
- Rick ve Carol, iki ay önce ayrıldılar ama yine de o onu karşılıksız seviyor.
Even so ... she didn't have to slap me!
- Yine de... bana tokat atmak zorunda değildi!
Still, the war was not over.
- Yine de, savaş bitmedi.
I doubt that Tom would help, but you should still ask him.
- Tom'un yardımcı olacağından kuşkuluyum, ama yine de ona sormalısınız.
Nevertheless, I want to go there.
- Yine de oraya gitmek istiyorum.
Now I live in a city. Nevertheless, the distance between my house and the large forest is only about a kilometer.
- Şimdi bir şehirde yaşıyorum. Yine de, evim ve büyük orman arasındaki mesafe yalnızca bir kilometre civarında.
All dogs are animals. However, that doesn't mean that all animals are dogs.
- Bütün köpekler hayvandır. Yine de bu bütün hayvanların köpek olduğu anlamına gelmez.
However, I ask you not to make the same mistakes that I did.
- Yine de, senden benim yapmış olduğum hatalara düşmemeni rica ediyorum.
It looks like Mary is drunk again.
- Görünüşe göre Mary gene sarhoş.
The two generals met again the next day.
- İki general ertesi gün tekrar buluştular.
You may not believe it, but it is nonetheless true.
- Sen buna inanmayabilirsin, ama yine de doğru.
Though he was poor, he was nonetheless happy.
- Fakir olmasına rağmen, o yine de mutluydu.
The sun was shining, yet it was cold.
- Güneş parlıyordu, yine de hava soğuktu.
At present, consensus has yet to be reached.
- Şu anda, yine de görüş birliğine varılmalı.
Though he was poor, he was nonetheless happy.
- Fakir olmasına rağmen, o yine de mutluydu.
She came even though the weather was bad.
- O, kötü havaya rağmen yine de geldi.
It might rain, but I'm going anyhow.
- Yağmur yağabilir ama yine de gidiyorum.
That has been my experience anyhow.
- O yine de benim tecrübemdi,
He is rude, but I love him all the same.
- O kaba fakat yine de onu severim.
He's not doing a very good job. All the same, you've got to admit that he's doing his best.
- O çok iyi bir iş yapmıyor. Yine de, onun elinden geleni yaptığını kabul etmelisin.
At any rate, I can go out when it stops raining.
- Yine de, yağmur durduğunda dışarı çıkabilirim.
Who knows, maybe Christmas in Boston won't be so bad after all.
- Kim bilir, belki Boston'daki noel yine de o kadar da kötü olmayacaktır.
Jane didn't buy it after all.
- Jane yine de onu almadı.
Our trip was long, difficult and dangerous. We're just happy to be back home in one piece.
- Yolculuğumuz; uzun, çetin ve tehlikeliydi. Yine de evlerimize sağ salim döndüğümüz için mutluyuz.
It's just five in the morning, but nevertheless it is light out.
- Henüz sabahın beşiydi ama yine de aydınlıktı.
Gilbert is late yet again.
- Gilbert gene geç kaldı.
Tom isn't up yet. He usually stays in bed until 7:30.
- Tom henüz kalkmadı. O genellikle 7.30'a kadar yatakta kalır.
My wife has faults. None the less, I love her.
- Karımın hataları var. Yine de, ben onu seviyorum.
We objected, but she went out anyway.
- Biz itiraz ettik ama o yine de dışarı gitti.
She wanted to go out anyway.
- Yine de dışarı çıkmak istedi.
Bu hayvanın, bazı kalıtsal sorunları varmış gibi görünüyor.
- There seems to be some genetic problem with this animal.
Kistik fibrozis, kalıtsal bir hastalıktır.
- Cystic fibrosis is a genetic disease.
Lemma 5 gelişigüzel seçilmiş Artin halkaları ile genellenemez
- Lemma 5 cannot be generalized to arbitrary artinian rings.
General Motors 76,000 işçisini işten çıkardı.
- General Motors laid off 76,000 workers.