yine de

listen to the pronunciation of yine de
Türkçe - İngilizce
even so

Even so ... she didn't have to slap me! - Yine de... bana tokat atmak zorunda değildi!

nevertheless

Nevertheless, I want to go there. - Yine de oraya gitmek istiyorum.

Now I live in a city. Nevertheless, the distance between my house and the large forest is only about a kilometer. - Şimdi bir şehirde yaşıyorum. Yine de, evim ve büyük orman arasındaki mesafe yalnızca bir kilometre civarında.

still

Tom and Mary argue a lot, but they still get along quite well together. - Tom ve Mary çok tartışırlar ama yine de birlikte oldukça iyi geçinirler.

Rick and Carol broke up two months ago, but he's still carrying a torch for her. - Rick ve Carol, iki ay önce ayrıldılar ama yine de o onu karşılıksız seviyor.

however

It was raining. However, they still went on their school trip. - Yağmur yağıyordu. Ancak onlar yine de okul gezilerine devam ettiler.

However, I ask you not to make the same mistakes that I did. - Yine de, senden benim yapmış olduğum hatalara düşmemeni rica ediyorum.

nonetheless

There are seven billion people in the world, and yet I am nonetheless alone. - Dünyada 7 milyar insan var, ve ben hâlâ yine de yalnızım.

Most jellyfish stings aren't deadly, but many are pretty painful nonetheless. - Çoğu denizanası sokmaları ölümcül değil ama çoğu yine de oldukça ağrılıdır.

yet

The sun was shining, yet it was cold. - Güneş parlıyordu, yine de hava soğuktu.

Your composition is the best yet. - Kompozisyonun yine de en iyisi.

after all

Who knows, maybe Christmas in Boston won't be so bad after all. - Kim bilir, belki Boston'daki noel yine de o kadar da kötü olmayacaktır.

I tried many things but failed after all. - Ben çok şey denedim fakat yine de başarısız oldum.

all the same, after all, still, however, but then (again), yet, anyway, anyhow, nevertheless, even now, to, then, notwithstanding
though

Though he was poor, he was nonetheless happy. - Fakir olmasına rağmen, o yine de mutluydu.

You can probably guess what happens though. - Yine de büyük olasılıkla ne olacağını tahmin edebilirsin.

yet already
just the same
natheless
anyhow

That has been my experience anyhow. - O yine de benim tecrübemdi,

It might rain, but I'm going anyhow. - Yağmur yağabilir ama yine de gidiyorum.

in despite of
nathless
altogether
oldness
none the less

My wife has faults. None the less, I love her. - Karımın hataları var. Yine de, ben onu seviyorum.

even now
all the same

I asked him not to go, but he left all the same. - Ona gitmemesini rica ettim, fakat yine de gitti.

I cannot go to the party, but thank you for inviting me all the same. - Partiye gidemem, yine de beni davet ettiğin için teşekkür ederim.

anyway

Tom didn't feel well, but he went to work anyway. - Tom iyi hissetmiyordu ama yine de işe gitti.

Tom didn't like it, but he bought it anyway. - Tom ondan hoşlanmadı ama yine de onu satın aldı.

considering
at the same time
howbeit
notwithstanding
nontheless
at any rate

At any rate, I can go out when it stops raining. - Yine de, yağmur durduğunda dışarı çıkabilirim.

just

It's just five in the morning, but nevertheless it is light out. - Henüz sabahın beşiydi ama yine de aydınlıktı.

Our trip was long, difficult and dangerous. We're just happy to be back home in one piece. - Yolculuğumuz; uzun, çetin ve tehlikeliydi. Yine de evlerimize sağ salim döndüğümüz için mutluyuz.

but then
despite
yine de