His sons are not properly brought up.
- Onun oğulları uygun şekilde yetiştirilmiş değil.
He must have been brought up in a good family.
- İyi bir ailede yetiştirilmiş gibi görünüyor.
If you hurry, you will overtake him.
- Acele edersen ona yetişirsin.
If you hurry, you will soon overtake her.
- Eğer acele edersen yakında ona yetişirsin.
I quickened my steps to catch up with her.
- Ona yetişmek için adımlarımı hızlandırdım.
I'll catch up with you later.
- Daha sonra size yetişirim.