yeter

listen to the pronunciation of yeter
Türkçe - İngilizce
enough

This story is short enough to read in one lesson. - Bu hikaye bir derste okumak için yeterince kısa.

There was food enough for us all. - Hepimiz için yeterli yiyecek vardı.

less of that
(Konuşma Dili) cut it out
(deyim) skip it
so
end to end
sufficient, enough kâfi
(isim) Enough (Given to last child)
enough said
be done

I don't have enough time to do everything that needs to be done. - Yapılması gereken her şeyi yapmak için yeterli zamanım yok.

Tom didn't have enough time to do everything that needed to be done. - Tom'un yapılması gereken her şeyi yapacak kadar yeterli zamanı yoktu.

no more
enough of that!

Haven't we had enough of that nonsense already? - Bu saçmalığa yeterince katlanmadık mı?

(Hukuk) sufficient

A country without enough labour force cannot be self sufficient. - Yeterli iş gücü olmayan bir ülke kendi kendine yeterli olamaz.

Tom didn't thank Mary sufficiently. - Tom Mary'ye yeterince teşekkür etmedi.

there is an end of it
That's enough!/That'll do!/That'll suffice!
that will do
enough, sufficient
had enough
enough of that
have had enough
yeter ki
as long as
yeter de artar
above and beyond
yeter artık demek
cry quits
yeter artık!
(deyim) enough is enough!
yeter derecede
amply
yeter koşul
(Kimya) sufficient condition
yeter sayısı
(Askeri) complement
yeter çoğunluk
quorum
yeter şart
(Matematik) sufficient condition
yeter!
enow
yeter artık
drop it!
yeter artık
that's enough
yeter de artar
enough and to spare
yeter de artar
enough and more than enough
yeter de artar
more than enough
yeter ve artar bile
enough and to spare
yeter ki
providing
yeter ki
provided
Güvenme güzelliğine bir sivilce yeter güvenme malına bir kıvılcım yeter
(Atasözü) Beauty is but skin deep
Avrupa Parlamentosunda oylama yeter sayısı
(Hukuk) quorum at the European Parliament
artık yeter
no more
benim derdim bana yeter
i have a lot on my plate
benim derdim bana yeter
i have enough trouble myself
benim derdim bana yeter
i have enough on my plate
benim sorunum bana yeter
i have a lot on my plate
benim sorunum bana yeter
i have enough trouble myself
benim sorunum bana yeter
i have enough on my plate
bu kadarı yeter
I have had enough
nisap / karar yeter sayısı
(Hukuk) quorum
nisap / toplantı veya karar yeter sayısı
(Hukuk) quorum
Türkçe - Türkçe
yeter