yerleştirmek

listen to the pronunciation of yerleştirmek
Türkçe - İngilizce
place

Putting in place a systematic classification of our archives could be a great time saver. - Arşivlerimizin sistematik bir sınıflandırmasını yerleştirmek büyük bir zaman tasarrufu olabilir.

Give me a lever long enough and a fulcrum on which to place it, and I shall move the world. - Bana yeterince uzun bir manivela ve onu yerleştirmek için bir dayanak verin ve dünyayı kımıldatacağım.

accommodate
to put, place, set, fit (something) in (a place)
to place, to position, to bed, to lay; to land, to deal; to retort
position
install

In hotels, it's customary to install wall-to-wall carpeting. - Otellerde duvardan duvara halı yerleştirmek gelenekseldir.

to place, put, or install (someone) in (a job, a place of employment)
locate
put in
entrench
pitch
put

Putting in place a systematic classification of our archives could be a great time saver. - Arşivlerimizin sistematik bir sınıflandırmasını yerleştirmek büyük bir zaman tasarrufu olabilir.

I worked as a waiter to put myself though college. - Kendimi üniversiteye yerleştirmek için bir garson olarak çalıştım.

to say (something) at just the right time
reset
draw out
to settle (someone) in (a place) (permanently)
to cause (something) to take root or catch on among (people)
posit
ensconce
deposit
lay
emplace
perch
to move (someone) into (a place) (temporarily)
domicile
engraft
quarter
indwell
to have (someone) settle himself in (a chair, etc.); to get (someone) comfortably established in (a new home)
to cause (someone) to get well established or entrenched in (a place)
enchase
domicil
embed
establish
fix
nestle
inject
ingraft
to land (someone) (a blow)
{f} stow
{f} site
shake
fix up
offer up
settle in
billet
pose
settle down
insert
space
settling
retort
deal
dispose
fix sth up
bed
post
set up
collocate
recess
station
{f} spot
mount
seat
situate
fit up with
relocate
land
shake down
house
yerleştirmek (asker)
post
yeniden yerleştirmek
reinstall
yeniden yerleştirmek
to relocate
yeniden yerleştirmek
resettle
yerleştirme
placement

The college has a placement bureau for students. - Üniversitede öğrenciler için bir yerleştirme bürosu vardır.

boru içine yerleştirmek
tube
yerleştirme
lay out
iyice yerleştirmek
embed
muhafaza içine yerleştirmek
(Havacılık) encapsulation
yerleştirme
fitting
yerleştirme
(Bilgisayar) do not arrange
yerleştirme
fixation
yerleştirme
(Bilgisayar) insert
yerleştirme
(Dilbilim) embedding
yerleştirme
(Bilgisayar) don't build
yerleştirme
disposal
yerleştirme
(Bilgisayar) arrange
yerleştirme
positioning
yerleştirme
laying
yerleştirme
place

The college has a placement bureau for students. - Üniversitede öğrenciler için bir yerleştirme bürosu vardır.

Give me a lever long enough and a fulcrum on which to place it, and I shall move the world. - Bana yeterince uzun bir manivela ve onu yerleştirmek için bir dayanak verin ve dünyayı kımıldatacağım.

yerleştirme
set
yerleştirme
(Politika, Siyaset,Ticaret) housing
yerleştirme
(Bilgisayar) docking
yerleştirme
nestling
yerleştirme
{i} locating
yerleştirme
entrenching
yerleştirme
accommodation
yerleş
ensconce
yerleş
settle

The Indians gave the settlers food. - Hintliler yerleşimcilere yemek verdi.

Tom is ready to settle down and start a family. - Tom yerleşmek ve bir aile kurmak için hazır.

yerleş
settle down

Tom refused to settle down. - Tom yerleşmeyi reddetti.

We moved into this house last month. We will settle down soon. - Bu eve geçen ay taşındık. Yakında yerleşeceğiz.

yerleş
{f} settled

They settled in Canada. - Onlar Kanada'ya yerleştiler.

Call me when you get settled in. - Yerleştiğin zaman beni ara.

yerleş
{f} ensconcing
yerleş
settle in

They are planning to settle in New Zealand. - Yeni Zelandaya yerleşmeyi planlıyorlar.

They decided to settle in a suburb of London. - Londra'nın bir banliyösüne yerleşmeye karar verdiler.

yerleş
embed
yerleş
populate
yerleştirme
installation
yerleştirme
domiciliation
yerleştirme
{i} putting

Putting in place a systematic classification of our archives could be a great time saver. - Arşivlerimizin sistematik bir sınıflandırmasını yerleştirmek büyük bir zaman tasarrufu olabilir.

yerleştirme
setting
yerleştirme
layout
eve yerleştirmek
house
yerleş
reside

This residential area is comfortable to live in. - Bu yerleşim alanı yaşamak için rahat.

A factory is not suitable for a residential district. - Bir fabrika, bir yerleşim bölgesi için uygun değildir.

Yerleştirme
deployment
adam yerleştirmek
man
altına yerleştirmek
underlay
asker yerleştirmek
quarter
barakaya yerleştirmek
hut
boşluğa yerleştirmek
recess
dikkatle yerleştirmek
ease
dikme ile yük yerleştirmek
steeve
dinleme cihazı yerleştirmek
bug
düzenli yerleştirmek
set (down) orderly
düzenli yerleştirmek
place orderly
düzenli yerleştirmek
place well-ordered
gizli mikrofon yerleştirmek
to bug
insan yerleştirmek
people
insan yerleştirmek
populate
işe yerleştirmek
niche
işe yerleştirmek
job
kampa yerleştirmek
encamp
kampa yerleştirmek
camp
kare yerleştirmek
canton
kasaya yerleştirmek
crate
kuruma yerleştirmek
institutionalize
oku kirişe yerleştirmek
nock
ortaya yerleştirmek
centre [Brit.]
ortaya yerleştirmek
center
pusuya yerleştirmek
ambush
pusuya yerleştirmek
ambuscade
sömürgeye yerleştirmek
colonize
tekrar yerleştirmek
reseat
uygun bir yere yerleştirmek
niche
vinç mataforası ile yerleştirmek
steeve
yanlış yerleştirmek
misplace
yerleş
{f} site
yerleş
indwell
yerleştirme
location
yerleştirme
instalment
yerleştirme
settlement
yerleştirme
emplacement
yerleştirme
installment
yerleştirme
installlation
yerleştirme
{i} arrangement
yerleştirme
{i} disposition
üzerine yerleştirmek
mount
Türkçe - Türkçe
Yerleşmesini sağlamak; yerine koymak
Yerleşmesini sağlamak, yerine koymak: "Dışarıdaki pencereden veriyor, bu da raflara yerleştiriyor."- M. Ş. Esendal
Tam sırasında söylemek
Tokat, şamar vurmak: "Herife bir tokat yahut bir yumruk yerleştiremediğine bile yandı durdu."- P. Safa
Söz veya cevabı tam sırasında söylemek
Vurmak
döşemek
(Osmanlı Dönemi) TARH
yerleştirme
Yurtlandırma, iskân
yerleştirme
Yerleştirmek işi
yerleştirmek