Tom refused to settle down.
- Tom yerleşmeyi reddetti.
He settled down in his armchair to listen to the music.
- O, müzik dinlemek için koltuğuna yerleşti.
Tom refused to settle down.
- Tom yerleşmeyi reddetti.
Let's all settle down here.
- Hepimiz buraya yerleşelim.
They settled in Japan.
- Onlar Japonya'da yerleştiler.
Call me when you get settled in.
- Yerleştiğin zaman beni ara.
They decided to settle in a suburb of London.
- Londra'nın bir banliyösüne yerleşmeye karar verdiler.
They are planning to settle in New Zealand.
- Yeni Zelandaya yerleşmeyi planlıyorlar.
This is residential property.
- Burası yerleşim bölgesidir.
A factory is not suitable for a residential district.
- Bir fabrika, bir yerleşim bölgesi için uygun değildir.