yerleşim

listen to the pronunciation of yerleşim
Türkçe - İngilizce
(Hukuk) settlement

I was the recipient of a large settlement. - Büyük bir yerleşimin alıcısıydım.

Tom wasn't completely happy with the settlement. - Tom yerleşimden tam olarak mutlu değildi.

settlement, settling, inhabitting; housing
residential

This residential area is comfortable to live in. - Bu yerleşim alanı yaşamak için rahat.

Tom and Mary live in a quiet residential neighborhood. - Tom ve Mary sessiz bir yerleşim bölgesinde yaşıyorlar.

settlement, settling (of people in a place)
housing
(Bilgisayar) place at
habitat
allocation
settling
(Bilgisayar) alignment
location
placement
yerleşim yeri
site
yerleşim yeri
settlement

Sami began a 600 hundred miles journey to the nearest settlement. - Sami en yakın yerleşim yerine 600 yüz millik bir yolculuğa başladı.

yerleşim bölgesi
enclave
yerleşim birimi
accommodation unit
yerleşim birimi
dwelling unit
yerleşim bölgesi
residential quarter
yerleşim bölgesi
residential area
yerleşim bölgesi
residential district
yerleşim bölgesi haline getirmek
populate
yerleşim merkezi
centre of population
yerleşim yeri
place
toplu yerleşim
collective settlements
conta yerleşim kanalı
seal grooves the gasket
conta yerleşim yuvası
recesses for the seals
conta yerleşim yüzeyi
contact surfaces
dağınık yerleşim
(Hukuk) dispersed settlement
dengeli yerleşim
(Ticaret) balanced tenancy
farklı yerleşim
(Çevre) differential settlement
geçici yerleşim
(Hukuk) provisory installation
hemen yerleşim
immediate settlement
kuzey afrika'da yerleşim yeri
casbah
yerleşim bölgesi
(İnşaat) dwellings zone
şehir dışında zenginlerin yaşadığı yerleşim yeri
exurb
Türkçe - Türkçe
Yerleşme, iskân: "Kanun, büyük yerleşim merkezleri için özel yönetim biçimleri getirebilir."- Anayasa
Yerleşme, iskân
iskan
yerleşim alanı
Yerleşim merkezi
yerleşim merkezi
İl, ilçe, köy gibi halkın bir arada yaşadığı yerler, meskûn mahal
Yerleşim yeri
meskûn mahâl
Yerleşim bölgesi
semt
Yerleşim merkezi
meskün mahal
Yerleşim merkezi
meskûn mahal