Tom put away his clothes.
- Tom elbiselerini yerine koydu.
She put away her clothes.
- O giysilerini yerine koydu.
With deep and reverent awe I replaced the candelabrum in its former position.
- Derin ve saygılı huşuyla şamdanı önceki yerine koydum.
Tom bought a new camera for Mary to replace the one he had borrowed and lost.
- Tom ödünç aldığı ve kaybettiği kameranın yerine koymak için Mary'ye yeni bir kamera satın aldı.
It's a word I'd like to find a substitute for.
- Bu yerine koymak için bulmak istediğim bir kelime.