yerine getirme

listen to the pronunciation of yerine getirme
Türkçe - İngilizce
implement
implementation
countercoil
effecting
effectuation
keeping
performance
observance
effectuating
(Askeri) counterrecoil
discharge
fulfilment
exercising
pursuance
exercise
(Hukuk) fulfillment, implementation
acquittal
fulfillment
execution
redemption
consummation
administration
completion
{i} prosecution
fulfill

Tom didn't fulfill his obligations. - Tom yükümlülüklerini yerine getirmedi.

You should fulfill your promises. - Sözlerini yerine getirmelisin.

acquittal#
yerine getirmek
{f} fulfill

He sacrificed his health to fulfill his duty. - O, görevini yerine getirmek için sağlığını feda etti.

I only went to the party to fulfill my societal obligations. - Ben sadece benim toplumsal yükümlülüklerimi yerine getirmek için partiye gittim.

yerine getirmek
carry out

You should do your best to carry out your promises. - Sözlerinizi yerine getirmek için elinizden gelenin en iyisini yapmalısınız.

yerine getirmek
fulfil

My teacher encouraged me to fulfill my ambitions. - Öğretmenim emellerimi yerine getirmek için beni teşvik etti.

You are here in order to fulfill my commands. - Sen benim emirlerimi yerine getirmek için buradasın.

yerine getirmek
perform

It is one thing to promise, and another to perform. - Söz vermek bir şeydir, ve diğeri yerine getirmektir.

yerine getirmek
meet
yerine getirmek
{f} complete
yerine getirmek
accomplish
yerine getirmek
a) to fulfil, to fulfill, to perform, to carry out, to carry through, to implement b) to meet
yerine getirmek
{f} implement
yerine getirmek
administer
yerine getirmek
execute (a task)
yerine getirmek
bring (something) back
yerine getirmek
carry out (a task)
yerine getirmek
perform (a task)
yerine getirmek
exercise
yerine getirmek
consummate
yerine getirmek
doest
yerine getirmek
make something good
yerine getirmek
fill
yerine getirmek
grant
yerine getirmek
(Kanun) accede
yerine getirmek
keep
yerine getirmek
doeth
yerine getirmek
enforce
yerine getirmek
redeem
yerine getirmek
carry through
yerine getirmek
assume
yerine getirmek
to fulfill
yerine getirmek
acquit oneself
yerine getirmek
satisfy
yerine getirmek
serve
yerine getirmek
observe
yerine getirmek
discharge
yerine getirmek
stick to
yerine getirmek
answer
yerine getirmek
(Hukuk) carry out, enforce, to perform
yerine getirmek
put in force
yerine getirmek
settle
yerine getirmek
execute
yerine getirmek
make good
Türkçe - Türkçe
(Hukuk) İNFAZ
isaf
Yerine getirmek
(Hukuk) İS'AF ETMEK
Yerine getirmek
kılmak
yerine getirme