yenilemek

listen to the pronunciation of yenilemek
Türkçe - İngilizce
renew

Are you sure you have to renew your passport this year? - Bu yıl pasaportunu yenilemek zorunda olduğundan emin misin?

I have to renew my passport. - Pasaportumu yenilemek zorundayım.

renovate
revamp
make over
brush up
refresh
replace
modernize
repeat
move on
make new
reinvigorate
(deyim) see the light
update
novate
renew-to
to replace (something old) with something new
rebuild
refurbish
(Hukuk) to renew
rejuvenate
to renew; to replace; to renovate; to repeat
to repeat, reiterate
vamp up
recondition
to renew (a contract)
re-create
redintegrate
touch up
to renovate, renew, restore
reface
to replace (an employee who has been with one's firm for a time) with someone new
regenerate
reconstitute
restore

The Japanese fiscal authorities are weighing measures to restore public confidence in their economic management. - Japon mali otoriteleri ekonomik yönetimlerinde ulusal güveni yenilemek için önlemleri tartıyorlar.

erase
re create
yenileme
renewal
yenilemek.
erase
yenileme
renovation
yenileme
{i} regeneration
yenile
(Bilgisayar) refresh

Did you refresh the page? - Sayfayı yeniledin mi?

Can someone refresh my memory? - Birisi hafızamı yenileyebilir mi?

yenileme
renovating
yenileme
rehabilitation
yenileme
innovation
yenileme
(Ticaret) replenishment
yenileme
face-lifting
yenileme
touchup
yenileme
(Bilgisayar) do not refresh
yenileme
reclamation
yenileme
failure
yenileme
resurrection
yenileme
activation
yenileme
refurbishment
yenileme
(Askeri) replacement materiel
yenileme
reconditioning
yenile
recondition
yenile
renew

Tom wasn't sure they would renew his visa. - Tom onların onun vizesini yenileyeceklerinden emin değildi.

I need to renew my subscription. - Benim aboneliğimi yenilemem gerekiyor.

yenile
make new
yenile
{f} renovated

You renovated a house. - Sen bir evi yeniledin.

They renovated their grandmother's house and brought in modern furniture. - Onlar büyükannelerinin evini yenilediler ve modern mobilyalar getirdiler.

yenile
restore

The Japanese fiscal authorities are weighing measures to restore public confidence in their economic management. - Japon mali otoriteleri ekonomik yönetimlerinde ulusal güveni yenilemek için önlemleri tartıyorlar.

I feel completely restored after a week in the country. - Ülkede bir haftadan sonra tamamen yenilenmiş hissediyorum.

yenile
{f} reconditioned
yenile
renovate

My neighbor renovated his house completely. - Komşum evini tamamen yeniledi.

My neighbour totally renovated his house. - Komşum evini tamamen yeniledi.

yenile
{f} renewed

I haven't renewed my subscription. - Aboneliğimi yenilemedim.

I had my driver's license renewed last month. - Ehliyetimi geçen ay yenilettim.

yenileme
restoration
yenileme
instauration
yenileme
replacement
Yenileme
refroit

İşletmede olan bir teçhizatda bazi bölümlerin değiştirilerek o teçhizatın yeni özellikler kazanıcak şekilde yenilenmesi.

mevcutları yenilemek
to refresh existing items
mevcutları yenilemek
to renew existing ones
mevcutları yenilemek
to replenish
yenile
update
aboneyi yenilemek
to renew one's subscription
aletleri yenilemek
retool
kendisini yenilemek
(deyim) blow the cobwebs away
lastiğin dışını yenilemek
retread
sigortayı yenilemek
reassure
yenile
remould
yenile
redo
yenile
retread
yenileme
face lifting
yenileme
novation
yenileme
revision
yenileme
(Hukuk) renovation, renewal
yenileme
renewal; replacement
yenileme
redintegration
Türkçe - Türkçe
Bir kimse veya bir şeyin yerine yenisini koymak: "Fatih Sultan Mehmet onu onarttığı gibi, III. Murat da 1582 yılında yenilemiştir."- S. Birsel
Bir işi bir kez daha yapmak, tekrar etmek
Bir kimse veya bir şeyin yerine yenisini koymak
Yenileme
(Hukuk) TECDİT
yenileme
Yenilemek, yeniden yapma işi: "Biraz sonra kadın, kucağında tabaklar, şişeler, bardak ve kadehlerle geldi, sofrayı yenilemeye başladı."- Y. K. Karaosmanoğlu
yenileme
Yenilemek, yeniden yapmak işi
yenilemek