It's a shame, because I really wanted to play.
- Yazık, çünkü gerçekten oynamak istedim.
Shame on you for lying.
- Yalan söylediğin için yazıklar olsun.
It's a pity you can't come.
- Ne yazık ki gelemezsin.
It is a pity that the singer died so young.
- Çok yazık, şarkıcı çok genç yaşta öldü.
Alas, I've no time today. If I did, I'd go to the movies with you.
- Ne yazık ki, bugün vaktim yok. Eğer olsaydı seninle sinemaya giderdim.
Alas, she died young.
- Yazık, o genç yaşta öldü.
It's a pity you can't come.
- Ne yazık ki gelemezsin.
It's a pity that he can't get married to her.
- Ne yazık ki o onunla evlenemez.
What a pity I don't have a garden.
- Bir bahçemin olmaması ne yazık.
What a pity I don't have a garden.
- Ne yazık ki bir bahçem yok.