Ebola spreads from person to person through bodily fluids.
- Ebola vücut sıvıları yoluyla insandan insana yayılır.
Malicious gossip spreads like wildfire. I guess that's why they say bad news travels fast.
- Kötü niyetli dedikodular orman yangını gibi yayılır.Sanırım kötü haber tez yayılır demelerinin nedeni budur.
Life isn't tied with a bow, but it's still a gift.
- Hayat bir yayla bağlı değildir ama o hâlâ bir hediyedir.
Koyomi bought a bow and arrows.
- Koyomi bir yay ve oklar satın aldı.
Tom often thinks of Mary when he hears a string quartet.
- Tom yaylı sazlar dörtlüsü duyduğunda sık sık Mary'yi düşünür.
A violin is a stringed instrument.
- Keman, yaylı bir enstrümandır.
The fire, which has been raging for over a week in eastern California, continues to expand.
- Bir haftadır kırıp geçiren Doğu Kaliforniya'daki yangın, yayılmaya devam ediyor.
Super Mario Bros. was released thirty years ago.
- Süper Mario Kardeşler otuz sene önce yayınlanmıştı.
I cannot release that information. It is private.
- O bilgiyi yayınlayamam. O özel.
She tried to prevent the rumor from spreading.
- O, söylentinin yayılmasını engellemeye çalıştı.
Tom was guilty of spreading lies about Mary.
- Tom Mary hakkında yalanları yaymakla suçluydu.
That organization disseminates a lot of information, none of which can be trusted.
- O örgüt hiçbiri güvenilir olamayacak kadar çok bilgiyi yaymaktadır.
The fire spread and licked the neighboring house.
- Yangın yayıldı ve komşu evi yaladı.
Heat was spread throughout the room by the electric stove.
- Isı odanın her tarafına elektrik sobasıyla yayıldı.
The arc of the moral universe is long, but it bends toward justice.
- Ahlaki evrenin yayı uzun, ancak adalete doğru eğilir.
Even the best cars emit carbon dioxide
- En iyi arabalar bile karbon dioksit yayar.
Bicycles are a form of transportation that provides exercise and does not emit pollution.
- Bisikletler egzersiz sağlayan ve kirliliği yaymayan bir ulaştırma şeklidir.
Yay! I have finally finished my work!.