You may want to slow down.
- Yavaşlamak isteyebilirsin.
We have to slow down.
- Yavaşlamak zorundayız.
You may want to slow down.
- Yavaşlamak isteyebilirsin.
We have to slow down.
- Yavaşlamak zorundayız.
We have to slow down.
- Yavaşlamak zorundayız.
You may want to slow down.
- Yavaşlamak isteyebilirsin.
When you are driving, you should slow down on corners.
- Araba sürerken virajlarda yavaşlamak zorundasınız.
Shouldn't we slow down?
- Yavaşlamamız gerekmiyor mu?
After the first year, the patient's recovery slowed to a standstill.
- Birinci yıldan sonra, hastanın iyileşmesi durma noktasında yavaşladı.
Tom slowed down and pulled over to the side of the road.
- Tom yavaşladı ve yolun kenarına çekti.
Japan's foreign aid is decreasing in part because of an economic slowdown at home.
- Japonya'nın dış yardımları yurttaki ekonomik yavaşlamadan dolayı kısmen azalıyor.