yatağın teriminin Türkçe İngilizce sözlükte anlamı
- bed of
- yatak
- bed
You ought to have known that he was sick in bed.
- Onun yatakta hasta olduğunu bilmen gerekirdi.
While I was reading in bed last night, I fell asleep with the light on.
- Dün gece yatakta kitap okurken, ışık açıkken uykuya dalmışım.
- yatağın üstünde
- abed
- yatak
- mattress
To make a mattress for camping, we stuffed a sack with straw.
- Kamp için yatak yapmak için bir çuvalı samanla doldurduk.
I can't sleep on this lumpy mattress.
- Bu yumrulu yatak üzerinde uyuyamam.
- yatak
- bedding
- yatak
- riverbed
- yatak
- (Askeri) anchorage
- yatak
- race
- yatak
- palier
- yatak
- channel
- yatak
- pad
- yatak
- stratum
- yatak
- (Kanun) accessory
- yatak
- watercourse
- yatak
- anti-friction lining
- yatak
- hideaway
- yatak
- ore bed
- yatak
- roller bearing
- yatak
- hideout
- yatak
- support
- yatak
- mount
I can see mountains from my bedroom window.
- Yatak odası penceremden dağlar görebiliyorum.
- yatak
- (Tıp) laver
- yatak
- bunk
- yatak
- bearing
- yatak
- den
- yatak
- berth
- yatak
- headstock
- yatak
- the bed
- yatak
- a bed
- yatak
- lit
If you aren't feeling well, maybe you should rest in bed a little longer.
- Eğer iyi hissetmiyorsan, belki de yatakta biraz daha dinlenmelisin.
Before I get out of bed, I spend a little time thinking about what I'll be doing the rest of the day.
- Yataktan çıkmadan önce günün geriye kalanında ne yapacağım hakkında düşünerek biraz zaman harcarım.
- yatak
- haunt
- yatak
- seam
- yatak
- kip
- yatak
- seminary
- yatak
- seating
- yatak
- mech. (a) bearing
- yatak
- seam, bed, vein, lode, or placer (of a mineral)
- yatak
- trench into which seedling plants are transplanted
- yatak
- bye bye
- yatak
- place abounding in (game)
- yatak
- bed, couch; lair, den; anchorage, berth; riverbed; stratum, ore bed, deposit; bearing; (hırsız, vb.) den
- yatak
- bearings
- yatak
- bed; bedstead
- yatak
- sleeping pad
- yatak
- sack
To make a mattress for camping, we stuffed a sack with straw.
- Kamp için yatak yapmak için bir çuvalı samanla doldurduk.
- yatak
- flop
- yatak
- den, lair (of thieves or animals)
- yatak
- chamber (of a gun)
- yatak
- receiver of stolen goods, fence; person who harbors a criminal
- yatak
- boss
- yatak
- doss
- yatak
- bed (of a stream, river, or lake); course, channel (of a stream or river)
- yatak
- straw-filled container in which eggs or fruits are stored: yatak limonu lemon which has been stored in straw
- yatak
- hotbed
- yatak
- recess
- yatak
- (Nükleer Bilimler) wear ring
- yatak
- seat