yaran

listen to the pronunciation of yaran
Türkçe - İngilizce
friends
ripping
yar
lover
kılı kırk yaran
choosy
kılı kırk yaran
meticulous
yar
{i} love

The mischievous son loved his dad. - Yaramaz oğul, babasını sevdi.

I love to help others. - Başkalarına yardım etmeyi severim.

yar
rive

We'll go wash ourselves in the river tomorrow. - Yarın nehirde yıkanmaya gideceğiz.

The river is fifty yards across. - Nehir karşıdan karşıya elli yardadır.

yar
cleave
yar
{f} rived
yar
{f} riven
yar
{f} slit
yar
Split
yar
clove

Is eating a clove of garlic every day beneficial to your health? - Her gün bir diş sarımsak yemek sağlığınız için yararlı mıdır?

yar
cloven
yar
recourse

His last recourse will be to go to his father for help. - Onun son başvurusu yardım için babasına gitmek olacak.

ablukayı yaran kimse
blockade runner
kılı kırk yaran
prissy
kılı kırk yaran
hairsplitting
kılı kırk yaran
captious
kılı kırk yaran
finicking
kılı kırk yaran
quibbling
kılı kırk yaran
finicky

Mary's unnerving to be around, because she's so finicky about everything. - Her şeyde kılı kırk yaran biri olduğu için, Meryem'in etrafta olması sinir bozucu.

kılı kırk yaran
pettifogging
kılı kırk yaran
finical
kılı kırk yaran
wiredrawn
kılı kırk yaran
a) pedant b) meticulous
kılı kırk yaran
overly meticulous
kılı kırk yaran kimse
hairsplitter
kılı kırk yaran memur
Jack-in-office
yar
scarp
yar
precipice
yar
precipice, cliff
yar
cliff
yar
{f} breach
yar
incise
yâr
friend
yâr
lover; friend
yâr
beloved, love; lover
yâr
helper
İngilizce - İngilizce

yaran teriminin İngilizce İngilizce sözlükte anlamı

yar
Quick and agile; easy to hand, reef and steer

to make a ship best weighed, or yarest in her going.

yar
Yemen Arab Republic [Yemen (Sanaa) or North Yemen]; used for information dated before 22 May 1990 or CY91
yar
Youth at Risk
yar
A nautical exclamation used by sailors or pirates to express anger, dismay or approval
yar
No real translation, just used at the end of a verb to make it a command Not meant to be used when speaking to superiors Examples
yar
Yard and silvviculture materials including bark, woodchips, leaves, grass clippings, brush, small tree limbs, and stumps
yar
Especially of a sailboat, of a vessel which is quick, and agile. Of one which is easy to hand, reef and steer
Türkçe - Türkçe
(Hukuk) Yarlar; yakın dostlar, sevgililer
(Osmanlı Dönemi) f. Dostlar. Sâdık arkadaşlar. Sevgililer
Bir amaç çevresinde toplanmış veya aynı amacı güttükleri için bir araya gelmiş olanların tümü
Dostlar
YÂR
(Osmanlı Dönemi) Âşık. Mâşuk, sevgili
YÂR
(Osmanlı Dönemi) Yardımcı
YÂR
(Osmanlı Dönemi) f. Dost, ahbab, tanıdık
yar
Sel sularının toprağı aşındırmasıyla meydana gelen yer yarığı, uçurum
yar
Uçurum
yar
Deniz, göl, ırmak gibi su kıyılarında veya karada dik yer, uçurum: "Deveyi yardan uçuran bir tutam ottur."- Atasözü
yar
Yarık, çatlak
yaran