yarışlar

listen to the pronunciation of yarışlar
Türkçe - İngilizce
races

I never bet on horse races. - At yarışlarında asla bahse girmedim.

I heard, that you are great in long distance races. - Duydum ki sen uzun mesafeli yarışlarda mükemmelsin.

Radio Amateur Civil Emergency Service
A subgroup of a species characterized by conspicuous physiological, biological, geographical, or ecological properties
Races are divided into four main classes in New Zealand Maiden: for horses that have not won a race Intermediate: for horses that have won 1 or 2 races Progressive: for horses that have won 2 or more races Open: these races are open to all contenders, but usually progressive class or higher Some of these races are called "stakes races", see below
third-person singular of race
In biology, the same as subspecies In culture, cultural categories that classify and account for human diversity
Dormus - highly evolved humanoids on eos, became the orrum after the time of McCain Graboid - primitive and fanatic race Orrum - enlightened inhabitants of Eos, former Dormus
Radio Amateur Civil Emergency Service RACES can only be activated by a governmental entity The volunteer in charge is the Radio Officer (RO) In most cases, the ham operators who are involved in emergency preparedness belong to both ARES and RACES If a major incident develops, they can begin setting up supplemental radio networks as ARES members When local government is ready to declare an emergency and activate RACES, the operators and equipment are already in place
plural of race
yarış
race

I am training hard so that I may win the race. - Ben, yarışı kazanabilirim diye sıkı eğitim yapıyorum.

One hundred and fifty people entered the marathon race. - Yüz elli kişi maraton yarışına girdi.

yarış
competition, competing, vying
yarış
compete

I competed with him for the first prize. - Birincilik ödülü için onunla yarıştım.

A fast child may win the race, but even a slow child can compete. - Hızlı bir çocuk yarışı kazanabilir fakat yavaş bir çocuk bile yarışabilir.

yarış
bout

The wrestler had his right leg broken in a bout. - Bir yarışmada güreşçinin sağ bacağı kırıldı.

yarış
course
yarış
compete with

Nobody can compete with that. - Hiç kimse onunla yarışamaz.

We can't compete with that. - Biz onunla yarışamayız.

yarış
{f} contest

He wants to participate in the contest. - O, yarışmaya katılmak istiyor.

Are you going to take part in the contest? - Yarışmaya katılacak mısınız?

yarış
racing

He knows better than to spend all his money on horse racing. - Bütün parasını at yarışına harcamayacak kadar akıllı.

Boats were racing last night. - Tekneler dün gece yarışıyorlardı.

yarış
gymkhana
yarış
racing track
yarış
race, contest of speed
yarış
run

Having run the race, Jane had two glasses of barley tea. - Yarışı koştuktan sonra, Jane iki bardak arpa çayı içti.

The Yankees are running away with the pennant race. - Bayrak yarışında Yankiler fark atıyorlar.

yarış
race; competition
yarış
vie
Türkçe - Türkçe

yarışlar teriminin Türkçe Türkçe sözlükte anlamı

Yarış
müsabaka
Yarış
(Osmanlı Dönemi) SEBAK
Yarış
(Hukuk) KONKUR
yarış
Genellikle bir ödül kazanmak amacıyla birbirini yenmeye çalışma, müsabaka
yarış
Yarışma, rekabet
yarış
Bir spor dalında genellikle ödül kazanmak amacıyla birbirini yenmeye çalışma, müsabaka: "Bunlardan kaç babayiğit bu ölüm yarışını göze alabilir?"- T. Buğra
yarışlar