yaptırmak

listen to the pronunciation of yaptırmak
Türkçe - İngilizce
have it made
to have (someone) make (something)
get smth. done
monogram
to have (someone) do (something)
get

Tom wanted to get things done quickly. - Tom işleri çabucak yaptırmak istedi.

Tom didn't even try to get his homework done on time. - Tom ödevini zamanında yaptırmak için bile uğraşmadı.

set
make

I'd like to make a reservation for tonight. - Bu akşam için rezervasyon yaptırmak istiyorum.

You have to make a reservation. - Rezervasyon yaptırmak zorundasın.

get something done
have

You have to make a reservation. - Rezervasyon yaptırmak zorundasın.

I'd like to have a test for breast cancer. - Göğüs kanseri için bir test yaptırmak istiyorum.

get sth done
bring to pass
found
yalancı şahitlik yaptırmak
suborn
yap
do
yap
did

The chief engineer did research hand in hand with his assistant. - Başmühendis, asistanı ile el ele araştırma yaptı.

The girl did nothing but cry. - Kız ağlamaktan başka bir şey yapmıyor.

yap
does

Regardless of what he does, he does it well. - Yaptığını düşünmeden, onu iyi yapar.

Why doesn't anybody translate my sentences? - Neden kimse cümlelerimin çevirisini yapmıyor?

kayıt yaptırmak
check in
rezervasyon yaptırmak
to book
yap
{f} doing

You know what my idiot son's doing? Even now he's graduated from university he spends all his time playing pachinko instead of getting a job. - Aptal oğlumun ne yaptığını biliyor musun? Şimdi bile o üniversiteden mezun olup iş bulmak yerine tüm zamanını pachinko oynayarak geçiriyor.

I'm doing this for you. - Bunu senin için yapıyorum.

antrenman yaptırmak
coach
torpil yaptırmak
pull wires
yap
(Bilgisayar) do it

You must do it yourself. - Onu kendin yapmalısın.

I want to do it myself. - Onu kendim yapmak istiyorum.

yürüyüş yaptırmak
march
zorla yaptırmak
impose
yap
made of

Beer bottles are made of glass. - Bira şişeleri camdan yapılır.

This table is made of wood. - Bu masa tahtadan yapılmıştır.

yap
{f} making

Don't be afraid of making mistakes. - Hatalar yapmaktan korkmayın.

He was guilty of making a mistake. - O, bir hata yapmaktan suçluydu.

yap
{f} performing

Tom saved Mary's life by performing the Heimlich maneuver. - Tom Heimlich manevrasını yaparak Mary'nin hayatını kurtardı.

The coroner is performing an autopsy on Tom to find out why he died. - Adli tabip onun neden öldüğünü bulmak için Tom üzerinde bir otopsi yapıyor.

yap
hold in
yap
{f} done

She can't have done such a thing. - O öyle bir şey yapmış olamaz.

Having done my homework, I watched the baseball game on television. - Ev ödevimi yaptıktan sonra ,televizyonda beyzbol oyununu izledim.

yap
made up

A molecule is made up of atoms. - Bir molekül atomlardan yapılmıştır.

This stool is made up of leather and wood. - Bu tabure, deri ve tahtadan yapılmıştır.

yap
{f} make of

Tom and Mary aren't quite sure what to make of this. - Tom ve Mary, bununla ilgili ne yapacaklarından pek emin değildir.

What did you make of that? - Onunla ilgili ne yaptın?

yap
held in

Parliamentary elections will be held in Germany in 2017. - Parlamento seçimleri 2017'de Almanya'da yapılacak.

Rio's carnival is held in February. - Rio karnavalı şubat ayında yapılır.

yap
commit

They voted to create a committee. - Bir komite oluşturmak için oylama yaptılar.

Many atrocities were committed during the war. - Savaş boyunca birçok zulüm yapıldı.

yap
{f} made

She made coffee for all of us. - O hepimiz için kahve yaptı.

Beer bottles are made of glass. - Bira şişeleri camdan yapılır.

yap
make&
yap
make

The teacher is angry, so please do not make noise in the classroom! - Öğretmen kızgın, bu nedenle lütfen sınıfta gürültü yapmayın!

The baby is asleep. Don't make a noise. - Bebek uyuyor. Gürültü yapmayın.

rezervasyon yaptırmak
book
aşı yaptırmak
Get vaccinated
getirme işini yaptırmak
bring to the job
izleme işini yaptırmak
To monitor the job done
yap
committed

The enemy committed a horrible manslaughter in the city. - Düşman, şehirde korkunç bir katliam yaptı.

Tom committed a bank robbery. - Tom bir banka soygunu yaptı.

bacaklarıma ağda yaptırmak istiyorum
I would like my legs waxed
banyo yaptırmak
bath

Whose turn is it to give the dog a bath? - Köpeğe banyo yaptırmak için kimin sırası?

banyo yaptırmak
to bathe, give a bath to, Brit. bath
banyo yaptırmak
bathe
banyo yaptırmak
beath
bu akşam için rezervasyon yaptırmak istiyorum
I'd like to reserve a table for tonight
buna desen yaptırmak istiyorum
I would like to have this monogrammed
cilt bakımı yaptırmak istiyorum
I want to have a skin treatment
dediğini yaptırmak
rule the roast
devir yaptırmak
slew
devir yaptırmak
cycle
dişime dolgu yaptırmak istiyorum
I would like to have a tooth filled
elbise yaptırmak
have a dress made
elbise yaptırmak
have a suit made
epilasyon yaptırmak
to have the hair removed
estetik yaptırmak
(Tıp) have a plastic surgery
fahişelik yaptırmak
prostitute
güvertede bir koltuk rezervasyonu yaptırmak istiyorum
I'd like to reserve a deck chair
hayat sigortası yaptırmak
assure one's life
indirim yaptırmak
cut down
kayıt yaptırmak
to check in (at), to check into
kaza yaptırmak
wreck
kaza yaptırmak
to cause (the operator of a machine or vehicle, the rider or driver of an animal) to have an accident
konuşarak kör iniş yaptırmak
(uçak) talk down
kısa devre yaptırmak
short
kısa devre yaptırmak
short circuit
kıvırcık yaptırmak
have curled
manikür yaptırmak ister misiniz
Would you like to have a manicure
manikür yaptırmak istiyorum
I would like to have a manicure
masaj yaptırmak
have a rubdown
masaj yaptırmak ister misiniz
Would you like to have a massage
masaj yaptırmak istiyorum
I would like to have a massage
meç yaptırmak
to have one's hair streaked
mizanpili yaptırmak
to have a set, to have one's hair set
notere yaptırmak
notarize
oyuna getirip yaptırmak
wangle smb. into doing smth
pedikür yaptırmak istiyorum
I would like to have a pedicure
perma yaptırmak
to have a perm
rejim yaptırmak
diet
resmini yaptırmak
have one's likeness taken
rezervasyon yaptırmak
make a reservation
saçımı kıvırcık yaptırmak istiyorum
I would like to have my hair curled
saçımı yaptırmak istiyorum
I'd like to have a new hairdo
saçımı yaptırmak istiyorum
I would like to have a hairdo
saçını yaptırmak
(for a woman) to have her hair done; to have (someone) do her hair
saçını yaptırmak
have one's hair done
sigara içilen bölümde koltuk rezervasyonu yaptırmak istiyorum
I would like to reserve a seat in the smoking section
sigara içilmeyen bölümde koltuk rezervasyonu yaptırmak istiyorum
I would like to reserve a seat in the non smoking section
sigortasını düşük yaptırmak
underinsure
silâh zoruyla yaptırmak
hold a pistol to smb.'s head
söz verdiği şeyi yaptırmak
keep smb. to one's promise
talim yaptırmak
to drill
talim yaptırmak
drill
tehditle yaptırmak
hold a pistol to smb.'s head
test yaptırmak
take test
torpil yaptırmak
work the oracle
torpil yaptırmak
to pull strings/wires (for sb)
tırnaklarıma manikür yaptırmak istiyorum
I would like to have my nails done
tırnaklarını yaptırmak
to have a manicure/pedicure
yüz bakımı yaptırmak istiyorum
I would like to have a facial
zorla yaptırmak
extort
zorla yaptırmak
force smb.'s hand
zorla yaptırmak
enforce
zorla yaptırmak
dragoon
zorla yaptırmak
grind out
zorla yaptırmak
bludgeon
zorla yaptırmak
drag in
zorla yaptırmak
to enforce
İngilizce - İngilizce

yaptırmak teriminin İngilizce İngilizce sözlükte anlamı

Yap
An atoll in the Caroline Islands of western Micronesia
yap
To bark; to yelp
yap
informal terms for the mouth
yap
A badly behaved child, a brat
yap
A bark; a yelp
yap
To talk, especially excessively
yap
{f} yelp, bark; talk noisily or foolishly; chatter
yap
The mouth, which produces speech
yap
An informal talk
yap
{i} yelp, bark; chatter, foolish talk; uncouth person; mouth (Slang)
yap
The high-pitched bark of a small dog
yap
Of a small dog, to bark
yap
If a small dog yaps, it makes short loud sounds in an excited way. The little dog yapped frantically. An island group and state of the Federated States of Micronesia in the western Caroline Islands of the western Pacific Ocean. Discovered by the Spanish in 1791, it became part of a Japanese mandate after 1920 and fell to U.S. forces in 1945. the sound a small dog makes when it yaps
yap
bark in a high-pitched tone; "the puppies yelped"
Türkçe - Türkçe
Yapmasını sağlamak, yapmasına imkân vermek
Yapmasını sağlamak, yapmasına imkân vermek: "Uzatmayalım, yeni yaptırdığım smokini giydim."- B. Felek
yaptırma
Yaptırmak işi
yaptırmak