She is incapable of doing anything alone.
- O, yalnız başına bir şey yapamaz.
Tom would've been unable to do that without Mary's help.
- Tom Mary'nin yardımı olmadan onu yapamazdı.
Without your help, I would have been unable to do it.
- Yardımın olmasaydı onu yapamazdım.
She is incapable of doing anything alone.
- O, yalnız başına bir şey yapamaz.
The girl did nothing but cry.
- Kız ağlamaktan başka bir şey yapmıyor.
You didn't do a very good job, I said.
- Çok iyi bir iş yapmadığını söyledim.
He doesn't know who built those houses.
- O bu evleri kimin yaptığını bilmiyor.
Why doesn't anybody translate my sentences?
- Neden kimse cümlelerimin çevirisini yapmıyor?
Translating sentences on Tatoeba is more fun than doing homework.
- Tatoeba'da cümleleri çevirmek ev ödevi yapmaktan daha eğlenceli.
I'm doing it for you.
- Bunu senin için yapıyorum.
Did you do it by yourself?
- Onu kendin mi yaptın?
Can you do it in one day?
- Onu bir günde yapabilir misin?
In ethnic Iranian foods, you can see many products which are made of milk.
- Etnik İran gıdalarında, sütten yapılan birçok ürün görebilirsiniz.
Bottles of beer are made of glass.
- Bira şişeleri camdan yapılır.
Making such a judgement may lead to wrong ideas.
- Öyle bir yargılama yapmak yanlış fikirlere yönlendirebilir.
He is afraid of making mistakes.
- Hata yapmaktan korkuyor.
Dr. Jackson is performing an autopsy.
- Dr. Jackson otopsi yapıyor.
The coroner is performing an autopsy on Tom to find out why he died.
- Adli tabip onun neden öldüğünü bulmak için Tom üzerinde bir otopsi yapıyor.
She can't have done such a thing.
- O öyle bir şey yapmış olamaz.
If it had not been for her help, you would never have done it.
- Onun yardımı olmasaydı asla onu yapamazdın.
She made up her face in 20 minutes.
- O, 20 dakika içinde yüzüne makyaj yaptı.
Tom has made up his mind to go to Boston to study.
- Tom öğrenim yapmak için Boston'a gitmeye karar verdi.
Tom and Mary aren't quite sure what to make of this.
- Tom ve Mary, bununla ilgili ne yapacaklarından pek emin değildir.
What did you make of that?
- Onunla ilgili ne yaptın?
The conference is to be held in Tokyo the day after tomorrow.
- Konferans öbür gün yapılacak.
Before the match, an opening ceremony was held in the Yoyogi stadium.
- Maçtan önce Yoyogi stadyumunda bir açılış töreni yapıldı.
They made John chairman of the committee.
- Onlar John'ı komite başkanı yaptı.
They voted to create a committee.
- Bir komite oluşturmak için oylama yaptılar.
Butter is made from cream.
- Tereyağı kaymaktan yapılır.
Butter is made from milk.
- Tereyağı sütten yapılır.
I know you can make it.
- Yapabileceğini biliyorum.
A good daughter will make a good wife.
- İyi bir kız çocuğu, iyi bir eş yapacaktır.
Many atrocities were committed during the war.
- Savaş boyunca birçok zulüm yapıldı.
He committed a gaffe when he asked whether she was pregnant.
- O onun hamile olup olmadığını sorduğunda gaf yaptı.