There were some burned-out structures along the road.
- Yol boyunca bazı yanmış yapılar vardı.
These structures would rarely, if ever, occur in spoken English.
- Bu yapılar nadiren, kırk yılda bir, konuşma İngilizcesinde olurlar.
That is one of the ugliest buildings I have ever seen.
- O, şimdiye kadar gördüğüm en çirkin yapılardan biri.
The city's multi-story buildings built in the 1940's are in danger of collapse.
- Şehrin 1940'larda yapılmış çok katlı yapıları çökme tehlikesindeler.
The rightmost lane is now under construction.
- En sağdaki şerit yapım aşamasındadır.
The building is under construction.
- Bina yapım aşamasındadır.
I studied the structure of Ainu families.
- Auni ailelerinin yapısını inceledim.
Skyscrapers are beautiful structures.
- Gökdelenler güzel yapılardır.
A man cannot be made in a mold.
- Bir insan, bir kalıp içinde yapılamaz.
She has a robust constitution.
- Onun sağlam bir yapısı var.
This building is made of stone.
- Bu bina taştan yapılmıştır.
The money was appropriated for building the gymnasium.
- Para spor salonunun yapımı için ayrılmıştır.
The building will be made of concrete on a steel framework.
- Yapı, çelik iskelet üzerine betondan yapılacaktır.
The whole framework was made of iron.
- Bütün iskelet demirden yapıldı.
Structurally it's in good shape.
- Yapısal olarak iyi durumda.
This building is not structurally sound.
- Bu bina yapısal olarak sağlam değil.
It is important that you attach your photo to the application form.
- Başvuru formuna fotoğrafınızı yapıştırmanız önemlidir.
No formal action was taken.
- Resmi bir işlem yapılmadı.
She knows how to make candy.
- Nasıl şekerleme yapılacağını bilir.
This vacuum cleaner makes a lot of noise.
- Bu elektrikli süpürge çok gürültü yapıyor.
All you ever do is nitpick. I wish you could say something more constructive.
- Şu ana kadar yaptığın bütün şey her şeye kusur bulmak, keşke daha yapıcı bir şey söyleyebilsen.
Tom worked for a construction company in Boston.
- Tom Boston'da bir yapı şirketi için çalıştı.
The tourists scare away the animals and disrupt their natural activity patterns.
- Turistler hayvanları korkuturlar ve onların doğal aktivite yapılarını bozarlar.
Those who intended to stay quickly adopted the island speech patterns, while those who did not, did not.
- Niyetli olmayanlar uyum sağlamazken, kalmaya niyetli olanlar adanın konuşma yapılarına çabucak uyum sağladılar.
It is necessary to look more carefully into the demographic configuration of this region.
- Bu bölgenin demografik yapısına daha dikkatli bakılması gerekir.
You can adjust game configuration options when starting the game for the first time.
- Oyuna ilk kez başlarken oyunu yapılandırma seçeneklerini ayarlayabilirsiniz.
He works as a teacher, but actually he's a vampire.
- Öğretmenlik yapıyor ama aslında bir vampir.
It works exactly as advertised.
- O tamamen reklam yapıldığı gibi çalışır.
The money was appropriated for building the gymnasium.
- Para spor salonunun yapımı için ayrılmıştır.
They are building a house.
- Onlar bir ev yapıyorlar.
Tom is majoring in chemistry.
- Tom kimyada ihtisas yapıyor.
Do you study chemistry?
- Kimya öğrenimi yapıyor musun?
Tepee structures resemble the tents of Indians.
Tepee structures resemble Indian tents.
Tom was given a blood transfusion.
- Tom'a kan nakli yapıldı.
As a result, people have got so used to being paid this way that they're uncomfortable with any other.
- Sonuçta, insanlar kendilerine bu şekilde ödeme yapılmasına öyle alışmışlar ki başka türlüsünden rahatsız oluyorlar.
I was disappointed at there being so little to do.
- Yapılacak çok az şey olması beni hayal kırıklığına uğrattı.
The building will be made of concrete on a steel framework.
- Yapı, çelik iskelet üzerine betondan yapılacaktır.
The whole framework was made of iron.
- Bütün iskelet demirden yapıldı.
These warm socks are made from alpaca fiber.
- Bu kışlık çoraplar alpaka liften yapılır.
Muscles are made of hundreds of thin fibers.
- Kaslar yüzlerce ince liften yapılmıştır.
The new edifice of the theatre looks very splendid.
- Tiyatronun yeni yapısı çok görkemli görünüyor.
The dress is made of a thin fabric.
- Elbise ince bir kumaştan yapılmıştır.
Use the highest heat settings only when you're ironing fabrics made of natural fibers like cotton or linen.
- Sadece pamuk ve keten gibi doğal liflerden yapılmış kumaşları ütülerken en yüksek ısı ayarlarını kullanın.
These socks are made from bamboo fibre.
- Bu çoraplar bambu lifinden yapılır.
The life preserver must be made of high quality materials.
- Cankurtaran yüksek kaliteli malzemelerden yapılmış olmalıdır.
If you want quality, pay for it.
- Eğer kalite istiyorsanız, bunun için ödeme yapın.
Death is a disgusting thing that nature has to hide, and it does it well.
- Ölüm, doğanın gizlemesi gereken iğrenç bir şey ve bunu iyi yapıyor.
Visible from space, the Great Barrier Reef is the largest structure on Earth made by living organisms.
- Uzaydan görülebilen Great Barrier Reef, canlı organizmalar tarafından yapılan dünyadaki en büyük yapıdır.
Tom worries about making mistakes at work.
- Tom, iş yaparken yapılan hatalardan endişeleniyor.
Peter is continually making phone calls to his mother.
- Peter sürekli annesiyle telefon görüşmesi yapıyor.
I need to configure this server with an appropriate firewall system.
- Uygun bir güvenlik duvarı sistemiyle bu sunucuyu yapılandırmam gerekiyor.
More information on the system structure is available in the Features section.
- Sistem yapısı hakkında daha fazla bilgi, özellikler bölümünde mevcuttur.