yapışmış

listen to the pronunciation of yapışmış
Türkçe - İngilizce
cohesive
(Havacılık) adherent
stuck

Two pages of the book stuck together. - Kitabın iki sayfası birbirine yapışmış.

I got a fish bone stuck in my throat. - Boğazımda yapışmış bir balık kılçığı var.

yapış
clung

The mud clung to his shoes. - Çamur onun ayakkabılarına yapıştı.

My wet clothes clung to my body. - Islak elbiselerim vücuduma yapıştı.

yapış
adhare
yapış
{f} clam
yapış
cohere
yapış
cling

Wet clothing clings to the skin. - Islak giysi cilde yapışır.

yapış
{f} clinging
yapış
making; construction; production
yapış
way of making/constructing/producing something
yapış
adhere

Wet clothes adhere to the skin. - Islak giysiler tene yapışır.

This glue does not adhere to plastic. - Bu yapıştırıcı plastiğe yapışmaz.

yapış
cohering
Türkçe - Türkçe
(Osmanlı Dönemi) MAZMUM
yapış
Yapmak işi veya biçimi
yapış
Yapma işi veya biçimi
yapışmış