yan yana

listen to the pronunciation of yan yana
Türkçe - İngilizce
side by side

The two houses stand side by side. - İki ev yan yana durur.

They sat side by side. - Onlar yan yana oturdular.

alongside

The two houses stand alongside of each other. - İki ev yan yana duruyor.

I worked alongside Tom. - Tom'la yan yana çalıştım.

side by side, abreast, collateral
cheek by jowl
adjacent

I'd like you to get two adjacent rooms. - Yan yana iki oda almanı istiyorum.

(deyim) go hand in hand
collateral
side to side
adjoin

Germany adjoins Holland. - Almanya, Hollanda'yla yan yana.

The living room adjoins the dining room. - Oturma odasıyla yemek odası yan yanadır.

group
jowl
{s} adjoining
at close quarters
abreast

They were walking three abreast. - Üçü yan yana yürüyorlardı.

They were walking two abreast. - Onlar yan yana yürüyordu.

yan yana olmak
adjoin
yan yana gelmek
come side by side
yan yana getirmek
to juxtapose
yan yana dizilen tahtalarla yapılmış olan
(gemi) caravel built
yan yana dizilen tahtalarla yapılmış olan
carvel built
yan yana gitmek
sidle
yan yana koyma
juxtaposition
yan yana koyma
apposition
yan yana koymak
juxtapose
yan yana koymak
adjoin
yan yana koymak
collocate
yan yana olma
collocation
yan yana sayfaların satır hizası ayarı
register
yan yana yaşamak
coexist
yan yan
askance
yanyana
abreast
yanyana
beside
yan yan
edgeways
yanyana
cheek by jowl
yanyana
collateral
yan yan
sideways

Inmates were forced to sleep in one cell, often sideways. - Tutuklular bir hücrede uyumaya zorlandı, sık sık yan yana.

yan yan
sideward
yan yan
sidewise
yan yan
edgewise
yan yan
sidewards
yan yan
crabwise
Türkçe - Türkçe
Biri ötekinin sağında veya solunda olarak, birbirinin yanında, birlikte
ucun ucun
yan yan
Yanlamasına
yan yana