The mother lay beside her baby on the bed.
- Anne bebeğinin yanında yatakta yatıyordu.
All of us went besides him.
- Hepimiz onun yanında gittik.
The hardware store is near the park.
- Hırdavatçı dükkanı parkın yanındadır.
It's nice sitting alongside a hot fireplace.
- Sıcak bir şöminenin yanında oturmak hoştur.
There is a man by the side of the pond.
- Göletin yanında bir adam var.
Tom sat next to Mary in class.
- Tom sınıfta Mary'nin yanında oturdu.
There are a few shops next to my house.
- Evimin yanında birkaç dükkân var.
I took sides with them in the argument.
- Ben, bu tartışmada onların yanında yer aldım.
Do you have small change with you?
- Yanında bozuk para var mı?
Tom sat next Mary, holding her hand.
- Tom Mary'nin yanında onun elinden tutarak oturdu.
The boy who she brought with her was very handsome.
- Onun yanında getirdiği çocuk çok yakışıklıydı.
The lake was adjacent to his house.
- Evinin yanında göl vardı.
Cleanliness is next to godliness.
- Temizlik, dindarlığın yanındadır.
Tom sat next to Mary in class.
- Tom sınıfta Mary'nin yanında oturdu.
Bring along something to read.
- Yanında okuyacak bir şey getir.
After dinner, bring your guitar along and we'll sing.
- Akşam yemeğinden sonra, gitarını yanında getir ve biz şarkı söyleyeceğiz.
He carries his umbrella about with him every day.
- O her gün şemsiyesini yanında taşır.
I passed by your house about 10 last night.
- Dün gece saat onda evinizin yanından geçtim.
Tom crouched down next to Mary behind the car.
- Tom arabanın arkasında Mary'nin yanında çömeldi.
There are some shops near my house.
- Evimin yanında birkaç dükkân var.
Tom spent the night in the small cabin near the lake.
- Tom bütün geceyi gölün yanında küçük bir kabinde geçirdi.
There was a big fire near my house last night.
- Dün gece evimin yanında büyük bir yangın vardı.
I passed by your house about 10 last night.
- Dün gece saat onda evinizin yanından geçtim.
That is the principle problem next to education.
- O, eğitimin yanında temel sorundur.
The problem is that Tom doesn't want to sit near Mary.
- Sorun Tom'un Mary'nin yanında oturmak istememesidir.
Next to him, I'm the fastest runner in our class.
- Onun yanında, ben bizim sınıfta en hızlı koşucuyum.
Wherever you go, you see a lot of bicycles left on sidewalks near stations.
- Nereye giderseniz gidin, istasyonların yanında kaldırımlar üstünde bırakılmış çok sayıda bisiklet görürsünüz.
The two houses stand side by side.
- İki ev yan yana durur.
Besides that, unemployment is increasing.
- Bunun yanında işşizlik artıyor.
This paragraph is well written, but there is a mistake in the last sentence.
- Bu paragraf iyi yazılmış ama son cümlede bir yanlışlık var.
The accident took place near his home.
- Kaza onun evinin yanında gerçekleşti.
So ultimately, with Tatoeba we are only building the foundations… to make the Web a better place for language learning.
- Yani sonuçta, Web'i dil öğrenmede daha iyi bir yer yapmak için biz Tatoeba ile sadece temelleri inşa ediyoruz.
The house next door is a bit loud. I wonder if they're throwing a party.
- Yandaki ev biraz gürültülü. Onların parti yapıp yapmadıklarını merak ediyorum.
Who was at the party beside Jack and Mary?
- Partide Jack ve Mary'nin yanındaki kimdi?
We hurried in the direction of the fire.
- Yangın istikametinde koşturduk.
The forest fire began to spread in all directions.
- Orman yangını tüm yönlerde yayılmaya başladı.
The house next door is a bit loud. I wonder if they're throwing a party.
- Yandaki ev biraz gürültülü. Onların parti yapıp yapmadıklarını merak ediyorum.
I suggest we go over to Tom's and help him get ready for the party.
- Tom'un yanına gitmemizi ve ona partiye hazırlanması için yardım etmemizi öneriyorum.
Mary tilted her head sideways.
- Mary başını yana yatırdı.
Tom looked sideways at Mary.
- Tom yanlamasına Mary'ye baktı.
I was robbed of my wallet by the man sitting next to me.
- Yanımda oturan adam tarafından cüzdanım soyuldu.
His bed is next to the wall.
- Onun yatağı duvarın yanında.
She was burned so extensively that her children no longer recognized her.
- O kadar yoğun yandı ki çocukları onu artık tanımadı.
He was burned to death in the fire.
- Yangında yanarak öldü.
The old couple sat side by side.
- Yaşlı çift yan yana oturuyordu.
They sat side by side.
- Onlar yan yana oturdular.
I'll leave a key with my next-door neighbour in case you get here before I do.
- Buraya gelmeden önce buraya gelme ihtimaline karşı, yanımdaki kapı komşuma bir anahtar bırakacağım.
Last night there was a big fire in the neighbourhood.
- Dün gece mahallede büyük bir yangın vardı.
The sentence has got too long again. Then just take out a few of the subordinate clauses.
- Cümle tekrar uzun sürdü. O zaman birkaç yan cümleyi çokarın.
According to some experts the spoken language uses few subordinate clauses.
- Bazı uzmanlara göre, konuşulan dil çok az sayıda yan cümleler kullanır.