yamacı

listen to the pronunciation of yamacı
Türkçe - İngilizce
shoe repairman, cobbler
maker or seller of patches
yamaç
{i} slope

The slopes of the mountain and the trees were all covered in snow. - Dağın yamaçları ve bütün ağaçlar karla kaplıydı.

Sage Kotsenburg won the first gold medal for the United States in the men's snowboard slopestyle. - Sage Kotsenburg kar kaykayı yamaç sitilinde Amerika Birleşik Devletleri için ilk altın madalyayı kazandı.

yamaç
{i} shoulder
yamaç
{i} hillside

The building which stands on the hillside is our school. - Yamaçta duran bina okulumuzdur.

The hillside burned all night. - Yamaç bütün gece yandı.

yamaç
side slop
yamaç
ramp
yamaç
ascent
yamaç
declivity
yamaç
brow
erozyon yamacı
(Coğrafya) erosion slope
kıta yamacı
(Hukuk) continental slope
tepe yamacı
sidehill
yamaç
slope, hillside; side
yamaç
slope (of a hill); side (of a mountain)
yamaç
fall
yamaç
brae
Türkçe - Türkçe
Ayakkabı yamayan, onaran kimse, ayakkabı eskicisi
Ayakkabı eskicisi
parduz
pareduz
(Osmanlı Dönemi) PİNEDUZ
Yamaç
kaş
yamaç
Dağın veya tepenin herhangi bir yanı
yamaç
Dağın veya tepenin herhangi bir yanı: "İndiğimiz yamacın eteğinde küçük ve eski bir köy var."- Y. K. Karaosmanoğlu
yamaç
Karşı, ön, alnaç
yamaç
Karşı, ön, alnaç: "Kız, hele beri gel yamacıma."- H. Taner
yamacı