He's offended at the slightest thing, he takes exception to nearly everything we say to him.
- O en ufak bir şeye darılıyor, ona söylediğimiz yaklaşık her şeye itiraz ediyor.
Don't come near me. I have a cold.
- Bana yaklaşma, soğuk almışım.
He approached and fell on his knees.
- O yaklaştı ve dizlerinin üzerine düştü.
According to the weather forecast, the typhoon is likely to approach the coast.
- Hava tahmini göre tayfunun sahile yaklaşması muhtemeldir.
The story approximates to historical truth.
- Hikaye tarihsel gerçeğe çok yaklaştı.
The bridge is approximately a mile long.
- Köprü yaklaşık bir mil uzunluğunda.
Don't let that dog come near me!
- O köpeği yanıma yaklaştırma!
Don't come near the bulldog in case it bites.
- Isırma ihtimaline karşın bir buldoğa yaklaşma.
The end of my probation period is nearing.
- Benim deneme süremin sonu yaklaşıyor.
We're slowly nearing the end.
- Biz yavaş yavaş sona yaklaşıyoruz.