yakar

listen to the pronunciation of yakar
Türkçe - İngilizce
burns
celebrated Scottish poet (1759-1796)
plural of burn
United States comedian and film actor (1896-1996)
celebrated Scottish poet (1759-1796) United States comedian and film actor (1896-1996)
third-person singular of burn
yalvar yakar
imploringly
yak
{f} lit

Tom couldn't rule out the possibility that someone had lit his house on fire. - Tom birinin evini ateşte yakmış olması ihtimalini kabul edemedi.

Although it was a long way back to the station, little by little the old wagon drew near. - İstasyona geri dönüş uzun bir yol olmasına rağmen, eski vagon yavaş yavaş yaklaştı.

yak
combust

Tom's compost heap got so hot that it spontaneously combusted. - Tom'un gübre yığını o kadar çok ısındı ki o kendiliğinden yaktı.

Pollutants like this derive mainly from the combustion of fuel in car engines. - Böyle kirleticiler çoğunlukla otomobil motorlarındaki yakıt tüketiminden kaynaklanmaktadır.

yak
sear

The local police and the FBI formulated a search plan to capture the fugitives. - Yerel polis ve FBI kaçakları yakalamak için bir araştırma planı hazırladı.

yak
burn out

Violent fires soon burn out themselves. - Şiddetli yangınlar kısa sürede kendilerini tamamen yakarlar.

yak
{f} light

Tom ran out of matches so he couldn't light the fire. - Tom tüm kibriti tüketti bu yüzden ateşi yakamadı.

Switch on the light. I can't see anything. - Işığı yak. Bir şey göremiyorum.

yak
{f} kindling
yak
cremate

Tom's body was cremated. - Tom'un cesedi yakıldı.

She cremated him within 24 hours of his death. - Onun ölümünün 24 saati içinde onu yakarak kül haline getirdi.

yak
kindle

The wood was kindled, the flames arose, and a mouldering heap of ashes was soon all that remained of Mrs Askew and her fellow martyrs. - Koru yakıldı, alevler yükseldi, ve kısa sürede bayan Askew ve arkadaş şehitleriyle ilgili geriye kalan bütün şey dökülen bir küller yığınıydı.

yak
{f} lighted

Tom lighted his candles. - Tom onun kandillerini yaktı.

Have you ever lighted a cigarette with a blowtorch? - Sen hiç bir pürmüzle sigara yaktın mı?

yak
incinerate

Fadil wanted to incinerate Layla's body. - Fadıl, Leyla'nın cesedini yakmak istedi.

yak
{f} burning

Many people were upset when they saw Tom burning the flag. - Tom'un bayrak yaktığını gördüklerinde birçok kişi üzgündü.

The only way to lose weight is to create a caloric deficit by burning more calories than you eat. - Zayıflamanın tek yolu yediğinden daha fazla kalori yakarak bir kalori açığı oluşturmaktır.

Bir pire için yorgan yakar
(Atasözü) He that takes revenge at all costs
ateş düştüğü yeri yakar
An ember burns where it fallsa sad event, for instance death of a loved one, gives pain the most to those who are the closest to that person
ateş düştüğü yeri yakar
(Atasözü) A calamity only really affects its immediate victim
ateş olsa cirmi/cürmü kadar yer yakar
(Konuşma Dili) He cannot do much harm
dışı eli yakar, içi beni (yakar)
1. Others think him charming; I know him to be unpleasant. 2. It looks good on the surface, but inside it is terrible
içi beni yakar, dışı eli (yakar)
(Konuşma Dili) Others only know his outward charm, whereas I know his inner nastiness
yak
yak
yak
(Tabiat Doğa) (hayvan, Fam: öküzgiller) [syn.: yak, yaban sığırı, Tibet sığırı] yak
yak
zool. yak
yere bakan yürek yakar
still waters run deep
İngilizce - İngilizce

yakar teriminin İngilizce İngilizce sözlükte anlamı

yak
To talk, particularly informally but persistently, such as chatter
yak
A laugh
yak
An ox-like mammal native to the Himalayas and Tibet with dark, long and silky hair a horse like tail and a full, bushy mane
yak
A talk, particular an informal one such as chattering
yak
Vomit
yak
shorthand for kayak
yak
To vomit, usually as a result of excessive alcohol consumption
yak
There are several domesticated varieties, some of which lack the mane and the long hair on the flanks
yak
Called also chauri gua, grunting cow, grunting ox, sarlac, sarlik, and sarluc
yak
large long-haired wild ox of Tibet often domesticated
yak
{f} chat, gab, prattle
yak
An ox-like mammal native to the Himalayas and Tibet with dark, long and silky hair a horse like tail and a full bushy mane
yak
A yak is a type of cattle that has long hair and long horns. Yaks live mainly in the Himalayan mountains and in Tibet. an animal of central Asia that looks like a cow with long hair (gyak). yakked yakking to talk continuously about things that are not very serious, in a way that is annoying. Massive ox (Bos grunniens mutus) of high Tibetan plateaus. Bulls grow to 6 ft (1.8 m) at the shoulder hump. The wild yak's hair is black and short, except for a long, shaggy fringe on the flanks and tail. The horns spread outward and upward; the head is held low. Wild females and young live in large herds; mature bulls form smaller groups. Yaks graze on grass and require much water, eating snow in winter. Wild yaks are now endangered. Domestic yaks, which breed freely with domestic cattle, are used as pack, draft, milk, and beef animals. The hide provides leather; the tail, fly whisks; the fringe hair, ropes; the dried dung, fuel
yak
{i} long-haired ox of Tibet; act of talking too much or chattering
yak
large long-haired wild ox of Tibet often domesticated noisy talk
yak
Its tail is long and bushy, often white, and is valued as an ornament and for other purposes in India and China
yak
noisy talk
yak
To talk, particularly informally
yak
A talk, particular an informal one
yak
A bovine mammal (Poëphagus grunnies) native of the high plains of Central Asia
yak
To vomit, usually as a result of consuming alcohol
yak
Its neck, the outer side of its legs, and its flanks, are covered with long, flowing, fine hair
Türkçe - Türkçe
Kibrit
ateş düştüğü yeri yakar
kişilerin başına gelebilecek kötü olaylar neticesinde en çok kendilerinin etkileneceği ve üzüleceği, çevrelerindeki yakın ve tanıdıklarının ancak teselli etme ile yetineceklerini belirten deyim.hastalık, ölüm gibi durumlarda acını anlıyorum vb. sözlerin anlamsızlığını ifade eden bir sözdür
yak
Tibet yaylalarında yaşayan bir sığır
yak
Zoolojide, Bos grunnieus olarak tanımlanan, Tibet'te, Asya'nın bazı yörelerinde yabani veya evcil olarak yaşayan, kılları uzun öküz türü
yak
Tibet'te, Asya'nın bazı yörelerinde yabanî veya evcil olarak yaşayan, kılları uzun öküz türü (Bos grunniens)
yak
Tibet öküzü
yak
Tibet'te, Asya'nın bazı yörelerinde yabani veya evcil olarak yaşayan, kılları uzun öküz türü, Tibet öküzü, Tibet sığırı (Bos grunniens)
yakar