yakalanma

listen to the pronunciation of yakalanma
Türkçe - İngilizce
attack
pinch
capture

Tom was afraid of being captured by the enemy. - Tom düşman tarafından yakalanmaktan korkuyordu.

He said Davis must be captured. - O, David'in yakalanması gerektiğini söyledi.

contraction
yakala
caught

Bill got up so early that he caught the first train. - Bill çok erken kalktı ve ilk treni yakaladı.

I was caught in the rain on my way home. - Eve dönerken yağmura yakalanmıştım.

yakala
catch

Laws are like cobwebs, which may catch small flies, but let wasps and hornets break through. - Yasalar örümcek ağı gibidir, küçük sinekleri yakalayabilirler fakat yaban arısı ve eşek arılarının geçmesine izin verirler.

The man tried to catch hold of me by the collar. - Adam beni yakamdan yakalamaya çalıştı.

yakalanmak
arrested
yakala
{f} capture

To be honest, we came to capture you. - Dürüst olmak gerekirse, biz seni yakalamak için geldik.

They would capture as many people as possible. - Onlar mümkün olduğu kadar çok sayıda insan yakalardı.

yakalanmak
get caught

Tom didn't want get caught. - Tom yakalanmak istemedi.

I don't want to get caught. - Yakalanmak istemiyorum.

yakalanmak
come down with
yakalanmak
smite
yakalanmak
{f} catch

She won't leave the room, because she doesn't want to catch another cold. - O, başka bir soğuk algınlığına yakalanmak istemediğinden dolayı odadan ayrılmayacak.

Tom is afraid of catching a cold. - Tom soğuk algınlığına yakalanmaktan korkuyor.

yakala
snare

A fox was caught in the snare. - Kapanda bir tilki yakalandı.

A fox is not caught twice in the same snare. - Bir tilki aynı tuzakta iki kez yakalanmaz.

yakala
(Bilgisayar) catch up

I should try to catch up with Tom. - Tom'u yakalamaya çalışmalıyım.

We'll catch up later. - Daha sonra yakalayacağız.

yakalanmak
catch an infection
yakalanmak
to be caught

Tom doesn't want to be caught. - Tom yakalanmak istemiyor.

I didn't want to be caught. - Yakalanmak istemedim.

yakalanmak
be caught

I didn't want to be caught. - Yakalanmak istemedim.

I don't want to be caught. - Yakalanmak istemiyorum.

yakalanmak
be arrested
yakalanmak
contract
yakalanmak
to be arrested
yakalanmak
hitch
yakalanmak
caught

Do you ever worry about getting caught? - Yakalanmak hakkında hiç endişe eder misin?

Tom tried to avoid getting caught. - Tom yakalanmaktan kaçınmaya çalıştı.

yakalanmak
get busted
yakalanmak
(Dilbilim) come over
yakalanmak
go down with something
yakalanmak
succumb
yakala
{f} grapple
yakala
{f} grappling
yakala
{f} nabbed

The robber was nabbed this morning. - Soyguncu bu sabah yakalandı.

yakala
{f} catching

Washing your hands regularly is a good way to prevent catching some diseases. - Ellerinizi düzenli olarak yıkama bazı hastalıklara yakalanmayı önlemek için iyi bir yoldur.

The traffic accident prevented me from catching the train. - Trafik kazası treni yakalamamı engelledi.

yakala
nab

The robber was nabbed this morning. - Soyguncu bu sabah yakalandı.

yakala
{f} capturing

I have created a perfect plan for capturing that crafty animal. - O kurnaz hayvanı yakalamak için mükemmel bir planı oluşturdum.

yakala
{f} collar

The man tried to catch hold of me by the collar. - Adam beni yakamdan yakalamaya çalıştı.

He seized the pickpocket by the collar. - Yankesiciyi yakasından yakaladı.

yakala
captured

The boy captured the bird with a net. - Çocuk bir ağ ile kuşu yakaladı.

He said Davis must be captured. - O, David'in yakalanması gerektiğini söyledi.

yakala
acquire
yakala
sick him
yakala
catsh
yakala
overtake
yakala
overtaken
yakala
nail

I think you nailed it. - Sanırım onu yakaladın.

Where did you nail them? - Onları nerede yakaladın?

yakala
overtook
yakalanmak
attaint
yakalanmak
be taken with
yakalanmak
to catch (an illness)
yakalanmak
incur
yakalanmak
to be spotted, be detected, be seen
yakalanmak
attack
yakalanmak
to be caught; to be arrested; to contract, to go down with sth, to catch
yakalanmak
to be caught; to be collared, be nabbed; to be seized
yakalanmak
be smitten with
yakalanmak
become infected
yakalanmak
to be caught in (the rain, a storm)