yaşayanlar

listen to the pronunciation of yaşayanlar
Türkçe - İngilizce
the living
people that are currently alive
yaşayan
{s} vital
yaşa
{f} live

Mike has a friend who lives in Chicago. - Mike'ın Şikago'da yaşayan bir arkadaşı var.

Meerkats live in Africa. - Mirketler Afrika'da yaşar.

yaşayan
{s} live

He who lives by the sword shall die by the sword. - Kılıçla yaşayan kılıçla ölecek.

I have an uncle who lives in Kyoto. - Kyoto'da yaşayan bir amcam var.

yaşayan
lived

When Tom was a kid, he became obsessed with the girl who lived across the street from him. - Tom çocukken, onun karşısındaki caddede yaşayan kıza saplantılı oldu.

Tom told me he didn't know anyone who lived on Park Street. - Tom bana Park caddesinde yaşayan hiç kimseyi tanımadığını söyledi.

yaşa
{f} living

I like living with you. - Seninle yaşamaktan hoşlanıyorum.

She is used to living alone. - Yalnız yaşamaya alışkın.

yaşayan
living

I have a friend living in London. - Londra'da yaşayan bir arkadaşım var.

Tímea is a Hungarian living in Poland. - Tímea, Polonya'da yaşayan bir Macardır.

yaşayan
going
yaşayan
animate
düşüncesiz, kaygısız, rahat yaşayanlar
careless, carefree, comfortable residents
yaşayan
living on
yaşayan
inhabiting
yaşayan
living in

People living in this area are dying because of the lack of water. - Bu alanda yaşayan insanlar su yokluğu nedeniyle ölüyor.

Tom has many friends living in Boston. - Tom'un Boston'da yaşayan bir sürü arkadaşları var.

yaşa
huzza
yaşa
Hurray!, Hooray!
yaşa
cheers
yaşa
long live

Long live the brotherhood of all peoples. - Yaşasın tüm halkların kardeşliği.

Long live the Tatoeba Project! - Çok yaşa Tatoeba Projesi!

yaşa
viva
yaşa
whoopee
yaşa
hurray

Hurray! I have found it! - Yaşasın! Ben onu buldum!

yaşa
hooray
yaşa
hurrah
yaşa
know

We love our mother almost without knowing it, without feeling it, as it is as natural as to live. - Biz neredeyse bilmeden, hissetmeden annemiz severiz, çünkü o yaşamak kadar doğaldır.

Tom knows a man who lives in Boston. - Tom Bostonda yaşayan bir adam tanıyor.

yaşa
inhabit

What animals inhabit those islands? - Şu adalarda hangi hayvanlar yaşar?

The region has never been inhabited by people. - Bölgede insanlar hiç yaşamadı.

yaşa
subsist
yaşayan
in the flesh
yaşayan
alive

The German newspaper Die Welt has called Canada's Prime Minister, Justin Trudeau, the sexiest politician alive. - Alman Die Welt gazetesi, Kanada Başbakanı Justin Trudeau'yu yaşayan en seksi politikacı olarak nitelendirdi.

Carl is the tallest man alive. - Yaşayan en uzun adam Carl'dır.

yaşayan
quick
Türkçe - Türkçe

yaşayanlar teriminin Türkçe Türkçe sözlükte anlamı

Yaşa
yaşasın
yaşa
Hoşnutluk, sevinç gibi duyguları anlatmak için söylenir
yaşa
Hoşnutluk, sevinç gibi duyguları anlatmak için söylenir: "Ey vatan, ey mübarek vatan, bin yaşa."- T. Fikret
yaşayanlar