yaşatma

listen to the pronunciation of yaşatma
Türkçe - İngilizce
sustentation
{i} sustenance
yaşatmak
cherish
yaşa
{f} live

Nobody lives in this house. - Bu evde hiç kimse yaşamıyor.

Gerhard Schroeder is the first German chancellor not to have lived through World War II. - Gerhard Schröder, II. Dünya Savaşı boyunca yaşamayan ilk şansölyedir.

yaşa
{f} living

I like living with you. - Seninle yaşamaktan hoşlanıyorum.

I think that our living together has influenced your habits. - Sanırım birlikte yaşamamız senin alışkanlıklarını etkiledi.

suni yaşatma sistemi
life support system
yaşa
huzza
yaşa
Hurray!, Hooray!
yaşa
cheers
yaşa
long live

Long live the brotherhood of all peoples. - Yaşasın tüm halkların kardeşliği.

Long live the Tatoeba Project! - Çok yaşa Tatoeba Projesi!

yaşa
viva
yaşa
whoopee
yaşa
hurray

Hurray! I have found it! - Yaşasın! Ben onu buldum!

yaşa
hooray
yaşa
hurrah
yaşa
know

We love our mother almost without knowing it, without feeling it, as it is as natural as to live. - Biz neredeyse bilmeden, hissetmeden annemiz severiz, çünkü o yaşamak kadar doğaldır.

Do you know where Miss Hudson lives? - Bayan Hudson'un nerede yaşadığını biliyor musunuz?

yaşa
inhabit

Indians inhabited this district. - Yerliler bu bölgede yaşadılar.

Animals inhabit the forest. - Hayvanlar ormanda yaşar.

yaşa
subsist
yaşatmak
to cause or enable (someone) to live (in a certain way)
yaşatmak
to keep (someone, something) alive
yaşatmak
keep alive
Türkçe - Türkçe
Yaşatmak işi
Yaşa
yaşasın
yaşa
Hoşnutluk, sevinç gibi duyguları anlatmak için söylenir
yaşa
Hoşnutluk, sevinç gibi duyguları anlatmak için söylenir: "Ey vatan, ey mübarek vatan, bin yaşa."- T. Fikret
yaşatmak
Keyiflendirmek, mutlu etmek: "... böyle bir gece daha yaşatması mümkün değildi."- A. Ş. Hisar
yaşatmak
Keyiflendirmek, mutlu etmek
yaşatmak
Yaşamasını sağlamak veya yaşamasına imkân vermek: "Mükrimin Hoca, İslam tarihini sade öğretmez, yaşatırdı."- H. Taner
yaşatmak
Sürdürmek, devam ettirmek
yaşatmak
Daha iyi ve zengin bir hayat sürmesini sağlamak
yaşatmak
Yaşamasını sağlamak veya yaşamasına imkân vermek
yaşatma