I think Beethoven is the greatest composer who ever lived.
 - Ben Beethoven'ın şimdiye kadar yaşamış en büyük besteci olduğunu düşünüyorum.
He is as great a musician as ever lived.
 - O şu ana kadar yaşamış büyük bir müzisyendir.
Nobody lives in this house.
 - Bu evde hiç kimse yaşamıyor.
Please tell me where you will live.
 - Lütfen bana nerede yaşayacağını söyle.
She is used to living alone.
 - Yalnız yaşamaya alışkın.
I like living with you.
 - Seninle yaşamaktan hoşlanıyorum.
Long live the Soviet Union!
 - Çok yaşa Sovyetler Birliği!
Long live the brotherhood of all peoples.
 - Yaşasın tüm halkların kardeşliği.
Hurray! I have found it!
 - Yaşasın! Ben onu buldum!
Tom knows a man who lives in Boston.
 - Tom Bostonda yaşayan bir adam tanıyor.
They don't know what difficulties Tom went through in his youth.
 - Onlar, Tom'un gençliğinde hangi zorlukları yaşadığını bilmiyorlar.
In this country, most of the inhabitants are Sunni Muslims.
 - Bu ülkede yaşayanların çoğu Sünni Müslümandır.
Indians inhabited this district.
 - Yerliler bu bölgede yaşadılar.