4. Heat the sesame oil in the wok and melt the butter.
- 4. Susam yağını wokta ısıtın ve tereyağını eritin.
I bought a bottle of salad oil.
- Bir şişe salata yağı aldım.
We won't tolerate any looting.
- Herhangi bir yağmalamaya katlanmayacağız.
Looting, raping, and plundering are common during wartime.
- Yağma, tecavüz ve talan, savaş sırasında yaygındır.
We won't tolerate any looting.
- Herhangi bir yağmalamaya katlanmayacağız.
Looters stole ancient artifacts from the tomb.
- Yağmacılar mezardan antik eserler çaldı.
This is a rather fatty cut of meat.
- Bu oldukça yağlı bir et parçası.
You had better cut out the fat.
- Yağı kesip çıkarsan iyi olur.
Looting, raping, and plundering are common during wartime.
- Yağma, tecavüz ve talan, savaş sırasında yaygındır.
The barbarians raped and pillaged our city.
- Barbarla saldırdı ve şehrimizi yağmaladı.
Sami and Layla pillaged Farid's house.
- Sami ve Leyla, Ferit'in evini yağmaladı.
The machine was clogged with grease.
- Makine, yağdan tıkanmış.
Imitation is the sincerest form of flattery.
- Taklit en samimi yağcılık biçimidir.
Flattery won't get you anything.
- Yağcılık sana hiçbir şey getirmeyecek.
It's just started snowing.
- Az önce kar yağmaya başladı.
It began snowing just now.
- Az önce kar yağmaya başladı.
It looks like it will start pouring any second now. Better take an umbrella.
- Her an yağmaya başlayacak gibi. En iyisi şemsiye almak.
The massacre in Norway and the recent rebellion and the booty in England, are dreadful in consideration of the circumstances that the world drifted into.
- Norveç'te yaşanan katliam ve son günlerde İngiltere'deki ayaklanma ve yağma, dünyanın içine sürüklendiği durum itibarı ile dehşet vericidir.