mecaz - (ses) Tiz, yüksek: "Bir sabah ev halkı, aşçı Şerife hanımın yırtıcı çığlıklarıyla uyandı."- R. N. Güntekin
mecaz - Kan dökmekten, insan öldürmekten zevk alan (kimse): "Uzun bir müddet insanın yırtıcı hayvanat cinsinden bir mahlûk olduğunu ispat için bin bir dereden su getirdi."- Y. K. Karaosmanoğlu
Tiz, yüksek (ses): "Bir sabah ev halkı, aşçı Şerife hanımın yırtıcı çığlıklarıyla uyandı."- R. N. Güntekin. İş bitiren, mahir: "Buraların en çalışkan, en becerikli, en yırtıcı ve zengin adamıdır."- M. Ş. Esendal
Kan dökmekten, insan öldürmekten zevk alan (kimse): "Uzun bir müddet insanın yırtıcı hayvanat cinsinden bir mahluk olduğunu ispat için bin bir dereden su getirdi."- Y. K. Karaosmanoğlu