yıpranmış

listen to the pronunciation of yıpranmış
Türkçe - İngilizce
worn

I will have to get rid of this worn-out carpet. - Ben bu yıpranmış halıdan kurtulmak zorunda kalacağım

My shoes are worn out. - Benim ayakkabılar yıpranmış.

timeworn
out

My shoes are worn out. - Benim ayakkabılar yıpranmış.

She was worn out from overwork. - O, çok çalışmaktan yıpranmıştı.

battered
distressed
detrited
worn out

The shoes are worn out. - Ayakkabılar yıpranmış.

His clothes are worn out. - Onun elbiseleri yıpranmış.

wornout
threadbare
shabby
decrepit
weathered
off condition
gnarl
stale
yıpranmış sinirler
frayed nerves
yıpran
{f} fray

That extension cord looks dangerous to me. You see where it's frayed there? - Bu uzatma kablosu bana tehlikeli gibi görüyor. Nereden yıprandığını görüyor musun?

The cuffs of his suit jacket are badly frayed. - Onun ceketinin manşetleri kötü yıpranmış.

yıpran
{f} frayed

The cuffs of his suit jacket are badly frayed. - Onun ceketinin manşetleri kötü yıpranmış.

That extension cord looks dangerous to me. You see where it's frayed there? - Bu uzatma kablosu bana tehlikeli gibi görüyor. Nereden yıprandığını görüyor musun?

yıpran
frazzle
sinirleri yıpranmış olma
frayed temper
Türkçe - Türkçe
eskimek
dingildek
yıpranmış