It was a daunting task.
- Yıldırıcı bir görevdi.
The challenges are daunting, but we can overcome them.
- Zorluklar yıldırıcı ama biz bunların üstesinden gelebiliriz.
We went to London last year.
- Geçen yıl Londra'ya gittik.
There was a castle here many years ago.
- Yıllar önce orada bir kale vardı.
There was a castle here many years ago.
- Yıllar önce orada bir kale vardı.
He has been in Japan for three years.
- O üç yıldır Japonya'da.
Tom and Mary woke up early to see the first sunrise of the year.
- Tom ve Mary yılın ilk güneşinin doğuşunu görmek için erken uyandı.
Tom hasn't sung in years.
- Tom yıllarca şarkı söylemedi.
Gelecek sene Çince öğrenmek istiyorum.
- Gelecek yıl Çince öğrenmek istiyorum.
Senede dört mevsim vardır: Bahar, yaz, güz ve kış.
- Bir yılda dört mevsim vardır: İlkbahar, yaz, sonbahar ve kış.